7 Ara 2012

kapı süsü ve ben abla denmesine alışamadım:(

yine mi evet yine kapı süsü.:) biri arkadaşa diğeri annesine.bana ''kaça yapıyorsun funda abla'' dedi..ben çalıştığım dönemlerde bu insanların yardımını çok gördüm.güler yüzünü bana olan desteklerini..ekmeklerini yedim..paraylamı yapacağım.sen nasıl bir şey istediğini söyle ben yaparım dedim.''.ben bilmem ki abla sen iyi bilirsin '' dedi hamile oğlu olacak.bene böyle bir şey yaptım..bu arada abla kelimesine ne kadar çok takılıyorum..bir zamanlar ben herkese abla derken,abla diye yaklaşırken..zaman ne çabuk aktı gitti de ben abla oldum yahu:(( içim bir hoş oluyor..bana abla denmesine alışamadım..kolay kolayda alışacağa benzemiyorum..bazen kendimi başka bir şeyle teselli ediyorum.kızlarla alışverişe çarşıya çıktığımzıda beni genelde annesi sanıyorlardı:)) tabi yanında dal gibi incecik 2 kız ve sen yaş ve kilodan anne gibi gösteriyorsun:)) benden çok kızlar sinir olup alışveriş etmezler o dükandan böylede sevilirim işte:) işte diyorum abla dedi ya teyze anne deseydi:)) sağlıcakla kalın..



6 Ara 2012

açlık oyunları 1.kitap!..

eskiden ne kitap okurdum.şimdi ise okuma hevesimi mi kaybettim bilmiyorum.bir türlü adapte olamıyorum,sıkılıyorum ya da okuduğumdan bir şey anlamıyorum.kafanda kırk tilki dolaşıyorsa kitap okuman mümkün olmuyor işte.biraz kitaplardan bahsedecek olursam.
ısırgan otlarım hüzün gülüm; kısa öykülerden oluşuyor.kah gülüyorsunuz,kah hüzünleniyor.kah kendinizi ağlarken buluyorsunuz.bazen okuduğum kitaplar beni öyle çok etkiler ki günlerce hafızamdan çıkmaz.hep beynimim içinde tekrarlanıp durur.hüzün gülüm'ü okuduğumda bir kaç hikayede saatlerce ağladığımı biliyorum.

nefes nefese; adı gibi bir solukta okuyacağınız bir kitap..ahmet altan'ı ilk defa okudum.en uzun gece beni gerçekten derinden etkiledi.güzel bir anlatım ve sürükleyici sıkılmıyorsunuz..ve kitap bittiğinde geç kalmanın sevdiğine seni seviyorum diyememenin ne denli acı ve ızdırap verici olduğunu  zaman kavrayabiliyorsunuz.. açlık oyunları: başta ilk 17 sayfaya kadar çok sıkıldım.hatta kitabı okumayı bıraktım.sonra elime aldığımda ilk gün 175 sayfa okumuşum:) 2 günde bitti kitap.şimdi devamı kızlarda okusunlar bekliyorum. şimdi kitabı okuduğuma göre flmini seyredebilrim.ama genelde filimlerde hayal kırıklığına uğruyorum.kitaptaki gibi akıcı sürükleyici ve o tetikleyen heyecan olmuyor..mesela alacakaranlık serisinde kitap o kadar güzeldi ki.. heyecan gerilim kitapla birlikte her türlü duygu ve hissi yaşayabiliyorsunuz.ama flminde öyle değildi.. ben beğenmemiştim.açlık oyunlarını tavsiye ederim..

30 Kas 2012

keçe oyuncak yapımı

evet yımırta hanım kendileri diyor ki; 7/24 facedesin yetmezmiş gibi birde şu işler çıktı başıma birazda benimle ilgilen.vermemm ipi vermem mırkk:)) ben masamın başında birşeyler yaparken geldi ayağıma dolandı. bende bir an önce bitirme sevdasından bakmadım bile ona. hopss masanın üstüne çıktı ve iğne ipliğe el attı:)) sonra başladı elimi ,yüzümü yalamaya hırıltı yani sevgi belirtisini göstererek iyice sokuldu yamacıma..gelde sevme şimdi bunu.sevgi ,ilgi,alaka işimiz bitince o uyudu ben işlerime devam ettim..

şimdi şayet bunlara oyuncak denirse eğer oyuncak yaptım:) çocuklara göndermek için.bir bilene danışacağım.olmaz derlerse o vakit çocuğu olan birilerine giderken götürürüm..(çözümüde ürettik mi)) peki olmuş mu??



29 Kas 2012

bırak bu boş beleş işleri dedi birileri:)) ama gitarlarım güzel oldu..

bu gitarlar daha düzgün oldu..taçları özel istek üzerine yaptım,lavanta keseleri biraz kocaman oldu ama hepsi çoktan yerlerini aldı bile:)) bir gitar şimdilik boşta..ehh oda sahibini bulur zamanla..olmuş mu?ben yaparken çok zevk alıyorum.hele birşey bittiğinde ona bakıp seyretmek ben yaptım demesi daha bir hoş:)) hoş gerçi odanın hali perişan ben perişan bir vaziyetteyiz.ben mi çok dağınık çalışıyorum yosam dağınıklık ruhumda mı var çözemedim:)) kestiğim bir obje kaybolur yeniden keserim hele iğne kaybetmesinde üstüme yok..hatta eşimin arkadaşı bizim evin esas oğlanı veli ne zaman bize gelse çocuğun ruhu daralıyor..ve ''haftaya bu odayı toplamaya gelecem'' diyor:)))) ona göre bunlar boş beleş işler.gerçi sadece bu değil ona herşey boş beleş:)) çocuğun hayatı siyah beyaz hiç renk ,ahenk yok hiç bir şey beğenmez ,hiç birşeyden mennun olmaz.  ne ev beğenir ,ne kız vs vs.. kendisi bekar arkadaşlar kız bulma faslında dedikleri  kız kolay kızı tavlarız ama veliyi kim tavlayacak:))  ağır abi trafiğin ortasında frene  basıp kızlarla beni dökülün diye atan biri:)) ama her halinle seviyoruz biz onu..mert,dürüst yalanı ,dolanı olmayan en zor zamanlarımızda hep yanımızda olan.bu zamanda böyleleri az bulunuyor.o yüzden bizim kıymetlimiz.bu pazar temizliğe gelecekmiş özellikle bu dikip kesitiğim odayı toplayacakmış masanın üstündekileri çuvala doldurup hepsini atacakmış:)) gelsin bakalım el mi yaman bey mi yaman:)))kalın sağlıcakla...

26 Kas 2012

jingle bells jingle bells jingle all the way...

hiç havamda değilim hele yeni yıl havasında..doğum günümün yaklaşıyor olması bir yaş daha yaşlanacak olmak..facebookta bir guraba dahil edilmişim.oradaki paylaşımlardan etkilenmiş olsam ki!..gün ortasında elimde kahve dilmde jingle bells jingle bells jingle all the way şarkısıyla dolaşıyorum.sonra diyorum kendime kız ne çabuk havaya giriyorsun moda giriyorsun:))girdik mi şimdi yeni yıl havasına hadi bakalım..bu yıl tüm güzellikleriyle gelsin bakalımm..

23 Kas 2012

kaftan & baykuş & gitar

   öncelikle  tüm öğretmenlerimizin öğretmenler günü kutlu olsun..

 evde vakit geçmiyor.boş durmayı zaten hiç sevmiyorum.bu aralar kitap okuyasım,örgü öresim yok.keçelerle mutlu ,mesudum şimdilik.baykuşlar olmadı biliyorum:) zaten satış amaçlı değil hiç bir yaptığım..eşe ,dosta gitar mesela gitar çalan nihal'imize..kaftanlar buzdolaplarına insanların yüzündeki gülümsemeyi sevinci görmek beni fazlasıyla mutlu ediyor..gönül aslında çokk şeyler istiyor!..sokak hayvanlarını kurtarmak,kimsesiz çocuklar,yardıma muhtaç insanlar..gönül istiyor da!..işte her yere yetişmek mümkün olmuyor..

21 Kas 2012

üzerlik & nazarlık...

eşimin teyzesi üzerlik verdi elime sen yaparsın bunu halledersin dedi..aldım geldim.. masanın üstünde epey bir durdu.ne yapacağımı bilemediğim üzerliğin ufacık tanelerini ayıkladım.bir çoğu kırıldı, dağıldı.moralini bozma kırılanı ,döküleni boşver kalan sağlar bizimdir dedim:)) işte yaptım birşeyler..benim adım hıdır elimden gelen budur:))


19 Kas 2012

badi süsleme işini çok sevdim ben....

çalıştığım dönemlerde esnaf komşularım vardı ya!..ara ,ara bahsetmiştim ordaki dostluğu,esnaflığı  burada..yan komşum olan lütfiye ile sakallı iplerle bozmuştuk kafayı:))   şurada alıp başladığımız paspas olacak,yolluk olcak diye başlanılan tüm herşey çek yat altında sadece benimkiler değil ama lütfiye'ninkilerde :) ehh bi zaman alırız elimize...lütfiye geçen kış doğum yaptı.dünya tatlısı bir kızı daha oldu.irem kıskandı:(  onun yanında bebeği hiç sevmedim.çünkü irem sevdiği kişiler direk bebeği sevince küsüyor,kovalıyor..beril -doğa o kadar tatlı ki maviş ,maviş gözleri var tam bir bitirim..artık 1 yaşına girdi kuzucuk ve irem ablası kreşe gidiyor ve eskisi gibi kıskançlık yok..beril'e doğum gününde badi yaptım ama bin tembihledim irem görmesin.
onada yapacağım badi alayım..birde canım kuzenimin kızına yaptım..çam sakızı çoban armağanı bu küçük hediyeler beni çok mutlu ediyor..tütü etek yapmak istiyorum ama becerememekten korkuyorum:)) geçenlerde ne yaptıysam elimde patladı..silikonla elimi yaktım,iğne kırıldı,tüller ziyan oldu..kalk kızım biraz dolaş,hava al dedim kendime:)  sevgiyle kalın...

12 Kas 2012

herkes baksın!.. yoksa keserim kediyi!...

sıkıldım,bunaldım....trenin vagonlarından sadece biri çıktı..o vagona ulaşmak için ne taklalalar atsam da..yakalamak mümkün değil..


Aynaya baktığım zaman, kendi yüzümü görebiliyorum. Maskem yok, kimseye ikiyüzlü davranmayacak kadar ruhuma sadık olduğumu da biliyorum. Bütün fotoğraflarımda gülerek poz veriyorum. Ruhum da neşeli.Giydiğimi yakıştırıyorum üzerime.Rahmetle ve sevgiyle andığım ölülerim de var, başım sıkıştığı zaman beni bağrına basacak dostlarım da. Bazı sorularımın cevabını veremesem de, olacak o kadar. Düşünüyorum da...Varsın bazı şeyler eksik olsun hayatımda.Emir ve komuta bende.
 "Eller yukarı hayat! Ben seni sevdiğim kadar yaşıyorum. Yaşadığım kadar seviyorum..." 
                                                                                                                                   (alıntı)


 yorum yapın yoksa keserim kediyi:)))))))

10 Kas 2012

iki badi yaptım şifayıda kaptım:)

iki badi daha süsledim betül'ün harfleri pek muntazam olmadı.ama olsun bir dahakine olur:)) Efe ve betül'e yaptıklarım paketlenip İzmir'e gidecek..çam sakızı çoban armağanı her yanım ağrımakta grip olmak istemiyorum:(( ilaç içememek gibi bir sorunum var çünkü..c vitamini takviyesi yaptım bol bol..fazlasıda iyi değil midemi bulandırdı:((  kimseler kapmasın şu grip denen illeti..zira aşkım fena halde.yastığımı ,battaniyemi alıp salona taşınıyorum..bu sefer ona bakamayacağım ,yanına fazla yaklaşmıyorum mazaretim var asabiyim ben:))


saygı, sevgi ve özlemle anıyoruz

ATA'MIZI SAYGIYLA ANIYORUZ.

DERS KİTAPLARINDAN ÇIKARMAYA ÇALIŞSALAR DA SENİ,KİMSE KALBİMİZDEN,AKLIMIZDAN SİLEMEZ.
BİZ YAŞADIKÇA YENİ NESİLLERE SENİ HEP ANLATACAĞIZ.
SENİN İLKELERİN BİZE YOL GÖSTEREN IŞIĞIMIZDIR.

MUSTAFA KEMAL'İN ASKERLERİYİZ!


7 Kas 2012

damla sakızlı, vanilyalı,kakule sizin kahveniz nasıl olsun?

yıllar öncesi annem sokakta düşüp bayılan zehra nineyi eve alıp müdahale etmiş karnını doyurmuş nerde oturduğunu ,kimi kimsesini sorup onu himayesi altına almıştı.her akşam zehra nineyi yoklar  ona yemek götürürdüm.zehra ninenin istanbul'da kızı ve torunu varmış.bizden çok bahsetmiş onlara.bir gün kapımız çalındı.zehra ninenin kızı ve torunu teşekkür için bizdeydi.sonrasımı?? uzun yıllara dayanan bir dostluk..selma ablam zehra ninenin torunuydu.öyle seviyordum ki onu... onunla saatler su gibi akıp giderdi.sabah gözünü açar açmaz türk kahvesi içmeden kendine gelmezdi.ondan  kazandığım bu alışkanlık bende uzun bir süre devam etti.

annemden daha yakın geliyordu bana derdimi,sırrımı paylaştığım ilk insandı..
bizi İstanbul'a evine götürmüş aylarca istanbul kazan biz kepçe misali gezmedik yer bırakmamıştık.en çok gülhane parkındaki konserleri çok severdim.ilk direksiyona geçişim ,ilk heveslerim hep selma ablamdan gelmişti..

Almanya'da oğlu şirinyer'de kızı vardı.kızı kocaya kaçtığından görüşmüyordu.belkide bende kızında yaşamamadıklarını yaşıyordu..kocası hayırsızın alkolüğün tekiymiş çok zulmetmiş:( çocuklar büyüyünce ayrılmış eşinden..liseden bu yana tuttuğum günlüğümün geçenlerde şöyle bir okudum da selma ablamla doluymuş.az buz değil 14 yıl bir dostluk..2004 'te en son bizde kalmıştı.sabah içtiğimiz kahve ve gülüşlerimiz kaldı hafızamda.. ne gülmüştük karnımız ağrımıştı gülmekten...

2005'te  annem vefat edince dertler çorap söküğü gibi birbirini kovalayınca  arayıp soramadım..onunda kendine göre sıkıntıları vardı..ve zaman bizim için işledi...zehra nine ve nermin teyze hayata gözlerini yummuş.haber alabileceğim bir kaynak kalmamıştı.İstanbul'da abisi, kız kardeşi var ama isimlerini bile hatırlamıyorum ki:(  uzun uğraşlar sonucu İstanbul'dan taşınıp Antalya'ya taşındığını öğrendim.hemde yanıbaşıma hemde bu kadar yakınıma..ama elimde açık adres bile yok ama pes etmek de yok ..onu bulacağımm...

şimdi nerden çıktı bu öyle ya değil mi?? ışıklarda en çok sevdiğim mekan osmanlı kahvesici burada her türlü kahveyi bulmak mümkün.vanilyalı,kakule,mırra  ,köy kahvesi,efe kahvesi,fındık aromalı, menengiç kahvesi  bu tarafa geldiysem mutlaka burada soluklanırım..soluklanmış ve kahvemi içerken aklıma selma ablam geldi işte:((

bizim uğrak yerimiz.. sizin kahveniz nasıl olsun??





4 Kas 2012

güterman tekstil yapıştırıcısı

son olarak efe'nin kapı süsünüde bitirmiş bulunmaktayım.ne mutlu oldum anlatamam.ama itirfa edeyim çapa,dümen yapamadım:))
burada malzeme bulmak oldukça güç.vardır elbet ama ben bilmiyorum.kapalı yolda Ali özkan diye bir mağaza var burada herşey var.çeyiz eşyasından tutunda ,hobi malzemelerine kadar.daha önce nette araştırma yapmadan bakmadan gidip güterman tekstil yapıştırıcısı aldım.2 defa sordum.''evet ablacım bu diye verdiler elime.eve gelip yaptığım badileri tamamlayım dedim.sabun gibi köpürdü ve badinin altına geçince bende araya kağıt koydum.kurur diye bekledim ama ne mümkün kurumadı ve yapışmaktan eser yok.ve araya koyduğum kagıt tükenmez kalemle çizilmiş fark etmemiştim.tükenmez olduğu gibi badiye geçmiş:((
kendimden ziyade satıcı bayana çok kızdım..



30 Eki 2012

hangisi genç yaşta evlenmek mi? geç evlenmek mi? ben çıkamadım işin içinden:)))

ah blogger sıkıntı yartrmakta üstüne yok hani..okuma listem silinmiş o kadar listeyi ben nerden hatırlayım şimdi hatırladıklarım 3.5 tane
Lise arkadaşlarımı kaybetmiş 19 yıl sonra buluşmuştuk. 
bir arkadaşımız hariç hepsi evlenmiş çoluk çocuğa karışmış.hele 2 tanesinin boyu kadar çocukları var
ee 19' da 20' sinde varırsan kocaya..düşünüyorum da hangisi daha zor diye!..
erken yaşta evlenmek mi? geç yaşta evlenmek mi? erken yaşta evlendiğinde daha çocuksun ,
gençliğini yaşamadan anne olup tüm sorumlulukarı alıyorsun.çok yıpranıyorsun deniyor?
ama sen evlenmişsin yaş kemale ermiş yolun yarısındasın çocuk sahibi olacaksın?? çocuk büyüyecek,okul,askerlik ,geleceği, hangi branşı seçecek,mesleği ne olacak ,evlenecek vs vs senin ömrün yetecek mi bunları görmeye..şimdiki aklım olsaydı ben erken evlenirdim..

neyse bu tıpkı tavuk mu yumurtadan çıkar ,yumurtamı tavuktan gibi oldukça karmaşık...ben işin içinden çıkamadığım için dedim bırak fundacan dağınık kalsın:))

izmir'e gittiğimde leyla bir halde olduğumdan hediye almak aklıma bile gelmemişti.diğer kızlar efe'ye hediyeler getirmişti.çok utanmıştım kendimden..19 yıl sonra buluşuyorsun ve elini kolunu sallayarak gidiyorsun.ama acım büyüktü akıl uçup gitmişti ki benden..nazan facede bir sitede çok beğenmiş paylaşmış ablasına ''abla efe'ye alacağım bunlardan'' yazmıştı..atıldım dedim alma:)) ben yapacağım..ve yaptım..bir arkadaşın tavsiyesine uyup güterman tekstil yapıştırıcısı aldım..henüz yapıştırmadım ve kedinin bıyıklarını nasıl yapacağıma dair en ufak bir fikrim yok..yün iple hiç hoş olmadı.bıyıksız kedimi olur ayol:))


28 Eki 2012

pisikoloğa gidip bin pişman oldum..bir tedi gördüm sanki:))

öncelikle herkesin geçmiş bayramını kutlarım.bayramlarla olan duygularım malum.ama bu bayram hepten yetim,hepten öksüz kaldım..aşkoşum İZMİR'E gittti.ben bazı sağlık sorunları yüzünden ve yakın zamanda gidip ağzımın payımı aldığımdan gitmedim.kızlar ve manevi annelerim yalnız bırakmadılar..lakin kabul etmek gerekirse aşkoşun yokluğunu aramadım değil..gözüm sürekli saatte vakit geçmiyor.bugün geliyor.şunun şurası 6 gün kaldı ama bu 6 gün bana 1 ay gibi geldi..

vakit geçirmenin en güzel yanı bana göre kitap okumak ya da bir şeylerle uğraşmak..uğraşınca hem canın sıkılmıyor ,hem ne sıkıntı ne de aklında düşünce kalıyor..kendinizin doktoru olup, kendinize terapiler yaratabilirsiniz..örgü örerek,bir hobi edinerek..

 inanın doktora gitmekten daha iyi.devlet hastanesinde dr sen anlatırken saat geldi şu artık sussada eve gitsem derdindeydi..bunu o kadar iyi alğılayabiliyorsunuz ki!..dr bakışlarından başka şeylerle uğraşmasından anlattıklarının ne kadarını dinledi anladı acaba??
birde of çekmesinden evet evet adam bildiğin ofladı..dedim dr bey ''kusura bakmayın vaktinizi çaldım aman evinize geç kalmayın '' deyip çıktım odadan..hayatımda ilk defa psikiyatri'ye oradan da pisikoloğa gitttim,ilk ve son oldu..bir dahamı asla:)))) ben bana yeterim vala..

promosyon çantaları vardı ama yazıları beni rahatsız etmişti..işte terapilerim..











23 Eki 2012

Bond, Sony ile İstihbarat Topluyor!



23. macerasına çıkan James Bond’un yeni filmi “Skyfall”, 2 Kasım’da vizyona giriyor. Bu sefer MI6 saldırı altında ve James Bond hem arkadaşlarını korumak, hem de M’e olan sadakatini kanıtlamak zorunda. Sen de gerçek bir Bond hayranıysan, Sony’nin sürükleyici sosyal medya oyunu “AjanS” bir hayli ilgini çekecek.

Sony, “Skyfall” lansmanı ile birlikte geçenlerde açıkladığı sosyal medya oyununun ilk görevini dün verdi. Bond’un zihni sinir alet edevatları olmadan sıkıntıya düşeceğini düşünen Sony, “4 ekran ile Bond’a yardım et” görevini açıkladı. Q’nun verdiği görevde 4 ekran olarak TV – Tablet – Akıllı Telefon ve Laptop düşünülmüş. Bu 4 ekranın nasıl kullanılacağı da kullanıcılara bırakılıyor.

Q’nun sorusu ise şu şekilde:

“Eğer sen olsan, bu 4 ekrandan hangisini seçerdin ve o ekrana hangi özelliği eklerdin?”

Sen de bir ekran seç, farklı ve Bond’un işine yarayacak bir özelliği Twitter’da #M1benyaptım hashtag’i ekleyerek paylaş. En çok retweet edilen ve Sony jurisi tarafından seçilen fikirlerin sahipleri, Bond’un güvendiği Sony Xperia Tablet S, Gala Gecesi davetiyesi ve Bond 50. Yıl Blu-ray seti kazanacak.

Bakalım gerçekten Bond’a yardımcı olabilecek zihni sinir bir yanın var mı?

Yeni görevleri öğrenmek için, #AjanS hashtag’ini takibe devam et.

https://www.facebook.com/SonyTR
https://twitter.com/Sony_Turkiye #AjanS #M1benyaptım

Bir bumads advertorial içeriğidir.

22 Eki 2012

19 yıl sonra buluşmak!..

17 -18 yaşlarımda yerinde duramayan ,oldukça hareketli,muzip,zıpır fırlamanın önde gidenlerindendim:)
pek şey kaybetmiş sayılmam sadece bir kaç şey haricinde ben yine benim.mesela sokalarda bağıra bağıra şarkı söylemiyorum,yağmurda dolaşmıyorum ,darbuka çalamıyorum unutmuşum:) vb gibi..
lisedeyken ah ah ne günlerdi.keşke o yıllara geri dönebilme imkanım olsa.sınıf başkanıydım o dönemler ama ne sınıf başkanı!.. ders boşsa öğretmen masasına oturur tempo tutar ve bütün sınıf şarkı söylerdik..nöbetçi öğretmen gelince''hocam bütün sınıfı yazdım listeye susmuyorlar napayım ki'' derdim:))
ne kadar aykırı giyim yasak şeyler varsa bendeydi.renkli çoraplar,kazaklar.takılar..


Biz 6 kişiydik hiç ayrılmayan her daim beraber..kantinde ,bahçede eğer takım eksikse 3 ,4 kişiysek ekürüleriniz nerde denirdi.tam gündü okulumıuz.öğle yemeklerini yaz zamanı bahçede yerdik.sofra bezi serer herkes evden birşeyler getirirdi.o dönemler kredili sistem çıkmış ama ne öğretmenler ,ne müdür kimse anlamamıştı sistem daha oturmamıştı.bize istemediğin derse girmeme hakkımız olduğunu ,ders saatinin toplamı kadar devamsızlık yapma imkanımız olduğu söylenmişti.elimize böyle bir fırsat geçmiş kaçırırmıydık?
atölye derslerinde 14 kişiydik.normal derste 2 branş birleşince 45 kişiydik.boş derslerde özellikle atölyede çok eğlenirdik.ne sapkınlıklar yapardık.istemediğimiz derse girmez okulun hemen arkasında ama öğretmenlerin yoldan geçerken görüş mesafesinde olduğu Buca Belediyesinin kafeteryasında sigara tüttürürdük.ne cesaret ama!..okey oynamaya giderdik.gençlik başımda duman hepimizde aşk meşk türküleri
olmayacak şeyler peşinde koşmak..mesela ben okulun biraz aşşağasında concorde düğün salonu üst katı sinama ,alt katı kafe olan yerde garson çocuğa aşıktım.ama onun bundan haberi yoktu:)
dersleri eker koştur ,koştur oraya giderdik.onu görünce elim ayağım titrer ne kadar salaklık ve sakarlık varsa yapardım:) şair kesilmiştim o zamanlar ne şiirler yazardım..annem kalp hastasıydı benim.hastalandığında hastane maceramız başlardı.kalp kapağında büyüme olduğundan diğer organlarda büyüme yapıyordu.karnı hep şişti hamileler gibi..

lise 2.dönemde babam rahatsızlanmıştı.dr akciğer kanseri olduğunu ve 3 aylık ömrü kaldığını söylemişti.Annnem babamın tedavisini üstlendi ve babam 1 yıl yaşadı..sınıftayız ve sınavdayız.kapı çaldı ve müdür yardımcımız kürşat bey odaya girdi.''funda'cım evden çağırdılar.acil gitmen gerekiyor. ben sana sınav için izin kağıdı vericem'' demişti.çantamı toparlayıp çıktım sınıftan.annem fenalaştı galiba diye geçirdim içimden.lakin üzerimde para olmadığı için sınıfa geri dönüp kızlardan alayımda gideyim demiştim.kapı benim bıraktığım gibi aralıktı.ve bütün arkadaşlarım hocanın etrafına toplanmış ''hocam ne olmuş''diye soruyorlardı.
''arkadaşınızın babası ölmüş çocuklar''demişti..ben elimdeki çanta bir yana ben bir yana yığılmıştım öylece...
beni eve kürşat hocam bıraktı..aradan 1 ay geçti annem ufak bir kalp spazmı geçirdi..refaketçi kalıyordum başında..okulu iyice boşlamıştım..devamsızlığım artmış ders notlarım en kötüsüne düşmüştü..o yıl sınıfta kaldım ben.arkadaşlarım bir üst sınıfa geçmiş bense benim altım olan sınıfla aynı odadaydım..onlar seneye mezun oldu.benimse 1 dönemim daha vardı..sonrası daha acı!..abimle olan kısım ama o bölümü hatırlayıp kendimi üzmeyi ,ağlatmayı ,yıpratmayı istemiyorum.buraya gelinceye kadar doldum zaten:((

bütün irtibatımız kopmuş sonbaharda dökülen yapraklar gibi hepimiz bir yerlere savrulmuştuk.oysa hayallerimiz vardı.okul bitince üniyi kazanacak hepimiz aynı evde  birimiz yemek ,birimiz bulaşık vb :((

yeni edindiğim arkadaşlıklarımda hep lisedeki kızları aradım.ayşe'yi fatma'ya benzettim,gül'ü nazan'ıma hep onlardan birşeyler aradım bunca yıl..

3 değil 5 değil 19 yıl sonra face sayesinde buldum onları..İzmir'de buluştuk..ne buluşmaydı ama!..hiç biri değişmemişti.sadece biraz kilo almış,zayıflamışlardı..özleri aynıydı lisede bıraktığım gibi..iyiki varsın face..

20 Eki 2012

babadan kalma galatasaray'lıyım emme ekmek takımı tutuyorum:))

kış geldi artık havalar soğudu.yapış yapış nem yok böylesi havalarda birşeyler yapma isteği ile coşup taşıyorum.
arkadaşımın oğluna badiler süslemek,sehpama çatlatma yapmak,örmek ,dikmek,kesmek.bazen beceremeyip
çöpe atmayı bile istiyorum:)
ufaktan başladım haydi kolay gele:)

10 Eki 2012

''ay su içsem yarıyor'' yalanı:))

acıkınca saat kaç olursa olsun acaba ben gibi hiçç üşenmeyip yemek hazırlayanlar varmıdır?
açken sen sen değilsin..açken bende kimseyi tanımam hele saaate hiç aldırmam..sonuç itibariylede ''ay su içsem yarıyor'' hikayesi:)) sonra gelsin kilolar,gitsin perhizler ,bozulsun moraller.depresyon başlasın.kısır döngü...neyse canım tatlı krizine tutulunca bu güzelliği yapıpta yememek olmaz değil mi? mutluluk hormonlarım tavan yapsın azcık mutlu olayım..sonra düşünürüm kiloları. sizlerede ikram edebilirim sanalda olsa buyrun afiyet ola:)))


7 Eki 2012

kedili obceler(im)

tişörtleri çekmeyi unutmuşsum oda başka bir post sebebi olsun:)kızlara yüzük aldım falan dediğimde ''kedilimi'' diyorlar hemen..birde kaybettiklerim var bir sürü.. küpelerimin hep tekleri var nereye gider,nerede kaybolur hiç bilmem arar dururum evde bulamam.çokk zaman sonra bazen bazıları koltuk arkalarından falan çıkar.hayır anlamadığım o koltukların arkasını çekip vileda yaparken neden yokta?? çok zaman sonra ortaya çıkıyor..şeytanın işi bunlar alıyor saklayamadan getiriyor hınzır:))










bu tedimde pilli ayağına basınca miyavlıyor ama kömürcü çırağı gibi olmuş garibim.. yıkasaam bozulur ıslak mendille silsem mi ki?:) güzel ,huzurlu,bereketli bir hafta başı olsun...

28 Eyl 2012

sevgi oldukça ''umut'' hep var!..umudunuz bol olsun...

yazmadıkça yazasım gelmiyor.tüm istediğin ,şevkin kırılıyor.ama aklının bir yarısı da burada..bu gelgitler arasında yitip gidiyorsun.hastahane işleri olduğundan haziran ayında GÜLEN' le beraberdik.
hayat o kadar süprizlerle dolu ki hangi gün ne getireceğini asla tahmin bile edemiyorsun.
bir takım sıkıntılarımız vardı ama bir yandan da mutluyduk.bebek haberi hepimizi sevinç ve
neşeye boğmuştu..sonrası!..onlar fethiye'ye döndü.ben bebeğimi kaybettim.toparlamak için
İZMİR'e gittim.o esnada gülen İZMİT'te kardeşinin yanındaydı.uzun süredir yazmıyor.
bir çok nedeni var kendine göre...hakan abimde İZMİR'deydi.gülen taa izmit'ten plan ,projeyi yapmış
''hakan kızlar çok bunalmış onları dışarı çıkar'' diye organizasyonu ayarlamıştı.ve biz hakan abi kardeşi volkan ben ve gülem zuzum buluşup çok güzel bir gece geçirmiştik.
onca sıkıntısına rağmen izmit'ten bile yetişmişti.fedakar,cefekar ahh ahh anlatılmaz ki!.. yaşanır..

yine hastahane işleri olduğu için ANTALYA'dalar.
aynı dakikalar içersin de hüzün,gözyaşı,üzüntü,sevinç duygularının birbirine karıştığı
yoğun duygu seli yaşadık hep beraber.
çoğu kez onun yerine koyup kendimi ben olsaydım ne yapardım?? sorusunu sordum kendime.
sevdiğin,eşin,canın..sorumun cevabını bile veremedim kendime..

ama bunu ben değil kendisi yazsın.olayı yaşayan
ve birebir içinde olan ve aynı zamanda anlatma uslubü benimkinden daha şahane olan
ve eşini çok seven kadın yazsın..

bilgisayarım göçtüğünden ekrana bağladığımız notebooktan dolayı ekran çözünürlüğü
oldukça büyük.karşı koltuktan oturan görüyor ne yazdığımı:)) sayfayı daha fazla kaydırma
imkanım olmuyor.önizleme yapmak mümkün değil.
o yüzden yazının nasıl olduğuna dair hiç bir fikrim yok..geçici rahatsızlık için
özür dilerim..
ruhen ve bedenen çok yorgunum..geçecek bu yorgunluklar..yüce rabbim kimseyi darda
bırakmasın.dermansız dert vermesin..tüm hastalara şifa bekleyenlere acil şifalar versin..

10 Eyl 2012

saçaklı börek. sevmedik misafire çay peskuvit:))

baklava açamıyorum ama en azından kendimi kurtaracak kadar yapıyorum:))
buda beni oldukça mutlu ediyor.
misafiri severim  misafir ağırlamasını da hele ki gelen birde sevdiğim kişilerse her şey çok güzel olsun isterim..
ama hep sevdiğimiz insanlar gelmez elbet..bazen sevmediklerimizde gelebilir.
saygıda kusur etmem ama hizmette ederim:)) öyle çok özenip bezenmem
 hatta çayın yanına ekstra bişeyler bile yapmam..püskevit çeşitlerini sıralarım tatlısı ,tuzlusu:))
ama neden ?? aslında ayırım yapmak hani sevdiklerine bal  börek sunupta
sevmediklerine çay  peskuvit biraz ayıp elbet ama!..
taa ezelinden dedim. yine diyorum ben merkezci insanları     SEV-Mİ-YO-RUM..
 herşeyi ben bilirim edalarını  , insanları  komuta etmelerini   ,herşeye karışmalarını,
 maşallahhh a- dan z'ye her konuda her yerden fırlamaları..kulaklarıda keskindir haa
bildiği aslında hiç bilmediği bir konuda  bile atıp tutmaları..atıp tutsa tamam. birde diklenir itiraz eder kızar ''hayır efendim o öyle değil'' hımmm gerçeğini uzmanımızdan dinleyelim:)) neysee neysee...
vakti zamanında bir pizza yapmıştım. allahım tuzu eksik olmuş,acısı olsaydı eyi olurdu
hamuru kalın ,bol acılı olacak?? acılı adana değil anam bu pizza:))
 işte sütten ağzım yanınca bu kişilere çay pesküvitt:))
saçaklı börek  demek ki sevdiceklerim gelmiş:))
saçaklı börek hamuru un, tuz ve yumurtadan oluşuyor.az kalın şeritler halinde kesilir.üstü yağlansın diye az sıvı yağ ile yağlanır fırında üstü kızarıncaya kadar pişirilir.öte yandan tavuk bol suda haşlanır.tavuk didelenir.
kızarmış olan saçakların üstüne tavuklar serilir.tavuğun suyuda bunların üzerine üstünü geçirecek kadar gezdirilip ocağa alıp kaynaması sağlanır..sonra servise hazırdır..

3 Eyl 2012

İZMİR Yeşilyurt Devlet Hastanesinde rezillik diz boyu...

izmir'de görümceme refaketçi kalırken hastanede olan bitene seyirci ve hayran kaldım.bir gece, sadece bir gece sessiz,dingin bir uyku istedim ama ne mümkün..her gece mi kavga olur arbede çıkar evet her gece hasta yakınlarıyla ,hemşireler,refakatçiyle doktor..doktorun asistanından ,asistanın proftan haberi yok kim kime dum duma.ve bir gün değil her gün mü hasta dosyası karışır evet her gün dosyalar karışıyor.rezalet diz boyu sistem diye bir şey yok.dikişli amilyatlı hastalar oda ,oda taşınıyor eziyetten başka bir şey değil. rahimi alınan bayan hasta yatağında inim ,inim inliyor. rengi beti benzi gitti kadının nefes alması gittikçe zorlaştı. 3 gün gastereloji doktoru beklediler. midesi ile bir sıkıntısı var bayanın ama ortada doktor yok..kadın bildiğin ölüyor. öyle kötü oldu ki sonunda abisi,eşi hemşirelerin orda arbede çıkardılar.eşi masaya yumruğu vurdu.insan haklarına şikayete gittiler,ordan başhekime nitekim gasteroloji doktoru geldi ve kadın apar topar tekrar bir amilyata daha alındı..

proflar vizite çıkıyor hasta soruyor '' dr bey ne zaman taburcu olurum'' dr'' kendini iyi hissediyorsan bugün taburcusun'' hasta daha iyileşmemiş ayağa zor kalkıyor ve ateşi yüksek bu hastanın?? bu hasta görümcem oda haklı sıkıldı kavgadan hastanenin piss tuvaletlerinden daha çok mikrop kapması olası..wc ye gittiği vakit hemşireye soruyor ''taburcumuyum ben'' hemşire bilmiyor yanındakine soruyor oda bir başkasına..sonra geliyorlar ve diyorlar ki ''güneş hanım şuraya imza isim soyisim''

 o güne kadar sesim çıkmamıştı ama orada hopsss diyorum..hemşireye ''doktor taburcu etmediyse ve siz kendi yetkisiyle diyerek imza attıracaksınız. bütün mesuliyeti hasta kabul etmiş olacak.bu hastanın ateşi çok yüksek ve henüz iyileşmedi.neden imzanın ne için olduğunu açıklamıyorsunuz.herhangi bir şey olduğunda bunun mesuliyetini kim alacak'' hemşire hemen arızaya geçti ses tonunu yükseltti neredeyse beni dövecek.taburcu işleminide iptal ediyor artistlik hareketlerle..''bakın dedim atar yapmayın ben olay çıkarmaya gelmedim sadece sorumluluk ve mesuliyetini anlasın diye görümcemi uyarmak istedim.ses tonunuzu düşürün. kimsenin canı sıkılmasın arızaya geçmek üzereyim'' dedim teyze,yenge beni bekleme salonuna çıkardı.

tam bir rezalet baştan sona...

şimdi antal'ya tıp fakültesindeyim..buradakilerin hepsi çömez bir işlem yaptırana kadar canınız çıkıyor.en ufak birşeyde bile telefon açıp birbirlerine soruyorlar çünkü..geldiğinize ,geleceğinize bin pişman oluyorsunuz.
birde binalar birbirinden o kadar uzak ki a blok, b blok bildiğin labirent çık çıkabilirsen.
gülem'in işi için burdayım  hastanede köşe kapmaca oynuyoruz..binalar arası mekik dokuyoruz.a kişisi b ye gönderiyor b kişisi c ye..neyse uzun maratondan sonra alacağımızı aldık.doğru doktorun yolunu tuttuk..tam 4 kapı gezdik..girdiğimiz kapılardan aldığımız cevaplar'' ben bilmem dr'un kimse ona git'' ''benim branşım değil ''
burası değil bayan falancı yere gideceksiniz''sonuncu odada aynı kelamları duyunca '' siz bilmiyorsunuz,o bilmiyor,nöroloji dr bilmiyor. ben şurdan yoldan geçen vatandaşa sorayım onlar sizden iyi bilir  ozaman'' dedim.. ve dr bey beni psikiyatriye sevketti:))  traji komik

durum vahim vay halimize!...

1 Eyl 2012

oje dediğin nedir ki sen yumurta kırabiliyon mu ondan haber ver bana:))

bu hatunlar aşmışş sanat eseri bunlar.  vala ben sol elime düzgün süremiyorum tek renk ojeyi
kabiliyet yoksunu:)) birde börtü ,böcek yapacağım ha pehh:)
saç konusunda da öyleyim bir topuz ,bir model veremem yapamam.
  topla tepeye mandal tokayı vur işte bu bitti gitti:))
birde bir ton malzeme aldım maşasıydı ,fönüydü vs vs çekmecede duruyolar.beni anca kuaför paklar.kıskandım şimdi bu hatunları.
 birde kuaföre gitmeden ellerindeki malzemeyle ne saçlar yaptılar yahu
fiyonk ,örgü vs vs.. fiyonk yapayım dedim açtım videoyu tekrar tekrar izledim.
başladım yapmaya ne fiyonk yaptım beaa saçım kördüğüm oldu çözmem bi 15 dk aldı:))
dedim bu işler bana göre değil.hevesim kaçtı,canım sıkıldı..
dedim gideyim mutfağa bir kek ,tatlı profiretol neyin yapayım.
aman canım onlarda mutfakta başarılı değildir demi?? oje dediğin nedir ki!..
yemek faslını geçtim çay demlemeyi bilmeyen öğrenciler var:)) temizlik nasıl yapılır bi haberler
yumurtayı bile kabuğuyla kırıyorlar :)) ahh ahh anneler aman kızım okusun ben yaparım diye
hiç bir iş vermemiş bunlara.öyle alışmışlar ki aman annem yapıyor nasılsa diyorlar.
yarın bir gün evleneceksin o zamanda mı ananı çağıracaksın evladım.
çocukların suçu yokki..ama insanda biraz merak olur
 ne bileyim çay demlemeyi bile bilmiyorsan ben daha ne diyeyim.
nerden geldi şimdi bu konu aklıma?? ha ben şimdi bunları yapamıyorum ya bahanelerime bak öğrencileri
eleştiriyorum fenayım fena:)))
ohh mis gibi kokuyor bak ortalık..patatesli açma yanınada çay demledim mi benden mutlusu yok valla :)))







Bumerang - Yazarkafe