29 Ağu 2010

BAŞLIK BULMAK ZOR İŞ HACI:))))

beni bu sıcak havalar mahfetti yalnızca beni mi? hepimizi değil mi.... bırakın işi gücü temizliyi yemek yiyesi bile gelmiyor insanın..yapış yapış sıcaakkkk...hayat ne garip insanlar bir yanda sel felaketiyle herşeylerini kaybettiler.şimdi tek istedikler karınlarını doyurup hayatta kalabilmek..onlar canla başla mücadele ederken havuzlar , denizler ,tatliciler  barlar ,diskolar tam gaz devam..antalya'da çıkan yangın sadece aptal bir insan yüzünden onca insan evlerini boşaltmak zorunda kaldı..günlerdir helikopterler ,uçaklar tepemizden su taşıyor hatta denize inip su aldıgınıda gördük..burdura kadar sıçramış :(((

ama doğanın kanunu bu değil mi?? aynı mahallede aynı sokakta bir evde düğün var herkes mutlu sevinçli...diğer evde cenaze var herkezin gözü yaşlı ..doğanın bile  kanunu adeletsizzz...
neyse ben fazla derinlere inmeyim sonra çıkması zor oluyor :)))

can sıkıntısından bunları yaptım.bunları ne yaparım nerde kullanırım şimdilik bilemiyorum ama çok hoşuma gitti


21 Ağu 2010

KADINLARI MUTLU ETMENİN YOLLARI?BLA BLA BLA




gelen mailler facebokta artık her yerde görmekten okadar sıkıldım ki!...kadınları mutlu etmenin yolları liste okadarrrr uzun ki erkekleri mutlu etmenin yolları karnını doyur  ,tv kumandasını ver önünden çekil hadee bea buna kim inanır cevabına bayatlayan kadir inanırla devam edeceğim:))))
 bunu yazan zat-ı muhterem kişi neye dayanarak hani akla ve hangi hakla hizmetle yazdı??soruları dolaşıyor beynimde? muhtemelen diyorum birinden ya da birilerinden esinlendi..tamam kabul ediyorum bir bayan olarak kadınlar süse ,giyime düşkündür bakımlı ve güzel olmayı . sevmeyi sevilmeyi ilğiyi sever  hatta nicelerini tanıyorum naz niyaz içinde..ama hiç bu kadar istekleri olana rastlamadım ben..
altını çizerek söylemeliyim ki!..yaradılış olarak çokkk farklıyız...düşünce ,hassasiyet,sevgi anlayışlarımız çok farklı..erkeklerin bir çok konuda düşünemediği akıl edemediği (aile ,akraba ,arkadaş ilişklerinde) denge ve teraziyi aynı dizgide tutamadıklarından kadınlar sağlar bunu..altan alan fedakar olan hep kadındır bu en büyük gerçekkk..

sorunlu akraba olaylarında yıpranan yine kadındır.evi çekip çeviren çocuk derdi ,kaynana ,kayınpeder görümce ,vb derdi çeken yine kadındır..

hem anlamadığım nedir bu rekabet??artık günümüzün kadını her alanda başarıya imza atıyor..bir çiçekle ,bir gülücükle mutlu olanlarda var elbet.bırakın araba şunu bunu istemeyi bir kenara.  kadın neler yapabilirim benimde çorbada payım olsun diyor...haksızmıyım??
hasta olduklarında bakan, her daim gözü gibi üzerine titreyen kadın  kaprisi nazı niyazı çeken kadın..üzsede ,kırsada  , sineye çeken kadın...eee yahu sizin derdiniz ne kuzum???








15 Ağu 2010

"O ELİNDEKİ HERŞEYİ VERDİ;BEN İSE ELİMDEKİNİN BİR KISMINI...

HZ.ALİ'NİN ağabeyi Cafer b. Ebu Talib'in oğlu Abdullah, sıcak bir günde, bir kabilenin hurmalığına inmişti.
Abdullah burada dinlenirken, hurmalıkta çalışan köleye, yemek vakti üç parça ekmek geldiğini gördü. 
Köle ekmeklerden birini ağzına götürmek üzereydi ki, birden önünde açlığı her halinden belli bir köpek belirdi.
Köle elindeki ekmeği köpeğin önüne attı. Köpek ekmeği derhal yedi.
Köle ekmeğin ikinci parçasını da attı.Köpek bunu da bir kerede sildi süpürdü.
Köle bunun üzerine üçüncü parçayı da köpeğe verdi. 
Kalkıp, yeniden işine dönmek üzereydi ki, olup biteni uzaktan seyreden Abdullah, yaklaşıp sordu: -
"Ey köle, bugünkü yiyeceğin ne kadardı?" Köle sıkılarak cevap verdi: -"İşte bu üç parça ekmek." 
-"O halde neden kendine hiç ayırmadın?" -
"Baktım ki, hayvan çok aç. O halde bırakmak istemedim." -
"Peki sen ne yiyeceksin şimdi?" -"Oruç tutacağım.
Bunun üzerine, Abdullah b. Cafer, köleden sahibini, evinin nerede olduğunu sordu.
Sonra da gidip adamdan bu hurmalığı içindeki köleyle birlikte satın aldı. Sonra döndü, köleye bu tarlayı ve onu sahibinden satın aldığını..
" Cömertliğiyle meşhur Abdullah b. Cafer, kendisinden daha cömert birini tanıyıp tanımadığı sorulduğunda, bu olayı anlatır ve eski köleyi över.
"Ama o köpeğe topu topu üç parça ekmek vermiş; sense ona koskoca bir hurmalığı ve hürriyetini vermişsin" dediklerinde, şu karşılığı verdi: - 
"O elindeki herşeyi verdi; ben ise elimdekinin bir kısmını...
.(Z.A)

13 Ağu 2010

ŞİRİN ÇİÇEKLER SENDEMİ İSTİYORSUN?OZAMAN BİR TIK...

ramazan gittikçe yaza geldi..sıcaklar ve bunaltıcı nem rabbim herkesin yardımcısı olsun..sıcaklardan hiç bir şey yapılmıyor.oysa ablamdan öyle ganimetlerle döndüm ki ..pullar boncuklar saten ,tafta ,tül kumaşlar..ama yapılmıyor çekimiyor sıcak..aşkoşumda mini dikiş makinası scarlet kapmış.getirmiş..ben ondan razıyım rabbimde razı olsun degilmi .))ramazan ayı boyunca güzel hikaye ve kıssadan hisseler paylaşacağım..
ama bugün hikayeden önce yaptıklarına severek ve hayranlıkla baktığım arkadaş  bu çiçeklerden sizinde olsun demiş..hatta çiçeklerin rengini siz belirleyin demiş...yasemin kale...
eee siz daha duruyormusunzz?? haydii renk belirlemeye herkes bol şansss:)

12 Ağu 2010

ÇOBAN İLE ELMA AĞACI...

yaşlı çoban, sürüsünü otlatmak için yaylaya çıktığında, tepeye yakın bir elma ağacının altında dinlenir ve eğer mevsimiyse, onunla konuşarak:
-Haydi bakalım evladım, derdi. Bu ihtiyarın elmasını ver artık. Ve bir elma düşerdi en güzelinden, en olgunundan. Yaşlı adam, sedef kakmalı çakısını çıkartarak onu dilimlere ayırır ve küçük bir tas yoğurtla birlikte ekmeğine katık ettikten sonra, babasından kalan Kur’ân’ını okumaya koyulurdu.
Çoban, bu ağacı 20 yıl kadar önce diktiğinde sık sık sular, bunun için de büyükçe bir güğüme doldurduğu abdest suyundan geriye kalanı kullanırdı. Elma ağacının kökleri belki de bu sularla kuvvet bulmuş ve kısa sürede serpilip meyve vermeye başlamıştı. Çoban o zamanlar henüz genç sayıldığından, şöyle bir uzandımı en güzel elmayı şıp diye koparırdı. Fakat aradan geçen bunca yıl içinde beli bükülüp boyu kısalmıştı, ağacınki ise bir çınar gibi büyüyüp göklere yükselmişti. Ama boyu ne olursa olsun, ağaç yinede yavrusu değil miydi?
Onu bir evlad sevgisiyle okşarken:
-Ver yavrum derdi. Gönder bakalım bugünkü kısmetimi. Ve bir elma düşerdi hiç nazlanmadan, yıllar boyu hiçbir gün aksatmadan.
Köylüler uzaktan uzağa gözledikleri bu hadiseyi birbirine anlatıp yaşlı çobanın veli bir zat olduğunu söylerdi. Bu yüzden 'ÇOBAN AĞACI'nın meyvelerini ondan başka kimseye kopartmazlar, el altından kopartanlara da iyi gözle bakmazlardı.
Yaşlı adam, ağacın altında dinlenip namazını kıldığı bir gün yine elmasını istedi. Ancak dallar dolu olmasına rağmen nedense birşey düşmemişti. Sonra bir daha, bir daha tekrarladı isteğini. Beklediği şey bir türlü gelmiyordu. Gözyaşları yeni doğmuş kuzuların tüylerini andıran beyaz sakalını ıslatırken, ağacın altından uzaklaşıp koyunlarının arasına attı kendini.
Yavrusu, meyve verdiği günden bu yana ilk defa reddediyordu onu. İhtiyar çobanın beli bir anda her zamankinden fazla bükülmüş, güçsüz bacakları da vücudunu taşıyamaz olmuştu. Hayvanlarını usulca toplayıp köye doğru yöneldiğinde, aşağıdaki caminin her zamankinden daha nurlu minarelerinden yankılanan ezan sesiyle irkildi birden. Yeniden doğmuştu sanki çoban, bir şey hatırlamıştı. Çocuklar gibi sevinerek ağacın yanına koştu ve ona şefkatle sarılırken:
-Canım, dedi. Hıçkırıp ağlayarak. Benim güzel evladım, mis kokulum. Şu unutkan ihtiyarı üzmeden önce, bugün RAMAZAN'IN ilk günü olduğunu neden söylemedin ki?

8 Ağu 2010

FUNDA AYIP DEĞİLMİ SENİN YAPTIĞIN??

ablam dantel ustasıdır.benim bütün çeyizim elinden çıktı.ee o zamanlar dantel modaymış.ara dantelleri,yorgan kapağı,salon takımı,yatak odası takımı ,fiskos ,masa kırlentler havlu kenarları.var oğlu var.ben hiç birini kullanmadım.hatta kendime okadar kızdım ki!..deli gibi havlu kenarı örmüşüm.60 tanee..haa birde örnek vermez millet:)) "ay aynı modelden başkasında olmasın sevmiyorum ben""iide sende başkasından almadın mı aklından uydurmadın ya..hem aynı evde olacağız sanki.
ama bizden ne istense hayır demeyi bilemedim ben...hiç unutmuyorum şaka gibi..mahallede (bekarken) arkadaşım kıyafet istemeye gelirdi.sıkışık olduklarında annesi para ister.""aman fundam gidilcek başka insan yok ""derdi..

bir gün moralim çok bozuk çıktım onlara doğru gidiyorum.çaylar demlenmiş öyle koyu dalmışlar ki ben mutfak penceresi balkona bakan kısmdayım.beni fark etmediler.way anasını dedim o anda sesli söylemişim.ben çıktım hızlı adımlarla..konu bendim dedikodu yapıyorlardı..arkamdan seslendiler ama dönüp bakmamıştım.

ertesi gün kızı geldi.o yoktu onların içinde..düğünleri var elbise istemeğe gelmiş.bende dışarı çıkıcam hazırlanıyorum.dolabımın iki kapağıda açık."" ben o kıyafeti falancıya verdim yok deyip çok geç kaldım çıkıcam""deyip savdım başımdan.

annesi akşam yolumu kesip ""funda ayıp değilmi senin yaptığın?elbise yok demişsin ama görmüş dolabındaymış""deyip bide hesap sormaz mı? sen nasıl yok dersin ni kadann ayıp fundaa:))topraklar başaan:))

peki bundan ders alıp hayır demeyi öğrendim mi? nerdeee çok çalışmam lazım çok..
ben ne anlatıcaktım.nerelere geldim.ablam başlamış sıkılmış bi kenara atmış. ben tamamladım.

6 Ağu 2010

GAMZELİ ANNEDEN HABER VAR:))

ablam ve çocukları yolculadım..gittiler...itiraf ediyorum evlendigimden bu yana çocuk kavgalarını ,gürültülerini unutmuşum ben..oysa bekarken ablam bize geldiğinde 3 onda 2 de abiminkiler..savaş çıkardı resmen..ev sıcak kalmaz. girerler çkarlar.2 dkikada birbirlerine girerler..abim kızar deli olur..sabah işe gitcek adam..iş bana düşer
alırdım hepsini benim odama sessiz film  ,terlik saklamaca kafadan oyun üretir oynardım 0nlarla..sesleri çıkmasın
kavga etmesinler herkes rahat etsin diye .gezdik bolbol yüzdük..
hazırlandık dışarı çıkarken kapı çaldı.postaaaa  gamzeli-anne den.teşekkür ederim gamzelim.kutuyada içindekilerede bayıldım.gülen yüzün solmasın.


17 Tem 2010

YOK BÖYLE Bİ HEYECAN YOK BÖYLE BİR KIPIRTII BANA NE OLUYOSA:)))

son dakikada ani alınan bir kararla izmir yollarına düştüm yine..aşkoşumun dayısının oğlunun düğününe..gelin ve damadımıza bir ömür boyu mutluluklar dileyip bol bol oynadık..resim kötü çıktı:((

herkes o kadar dağınık ki izmirde balçova,narlıdere,çiğli ,bozyaka,evka altındağ,bornova herkese gitmek istedim ama yine olmadı yine yarım yamalak bir ziyaret yaptım..çocukları göreceğim sevinciyle ben coşarken onlar konya yollarını çoktan tutmuşlar hemde benim indiğim sabahın akşamı :(( şansıma tüküresim geldi..koca bir ağrı saplandı miğdeme..
inanılması güç bir şey yaşadığım!...izmir'de  çocukluğumdan bu yana yaşayan ben!..her bir sokağında her bir köşesinde hatıralarımla dolu olan bu şehir..okadar itici okadar yabani  yabancı ki bana...hiç bir yaşanmışlık yok gibi..sağır edercesine bir sessizlik üzerime üzerime gelen yollar ,evler ,ağaçlar..kovalarcasına sanki!..hiç bilinmedik bir şehirde kaybolurcasına kayboldum bende tüm sokalarında...

 evimi özledim aşkoşumu özledimm...yol bitmek bilmedi zaman durdu sanki..allam bende bir heyecan bir heyecan sanki antalya'ya ilk defa geliyorum ve ilk defa tanışacağız...bir yarışmaya katıldın ,bir sınav heyecanı kalbime seyyal taner ve nurhan damcıoğlu kaçmış:))) öyle bi raks ediyorlar..kalbimde bir kuş allam pır pır..ellerim titriyor..kendi kendime konuşmaya başlıyorum ''hoppp kızım kendine gel allasen ne bu eller kalp ritim felan noluyo manyakmısın kendine gel bi relax sakin '' ben bunları düşünürken yanımdaki yan yan bana bakıyor ben kendimle konuşurken yüzüm şekilden şekile giriyormuş...kaşımı kaldırıyor kızgın bakıyor sonra gülümsüyormuşum..kadıncağız tırstı sanırsam ayy ben bi deliyle felan oturuyorum aman allahım dedi heral:)) 
bunları bana aymira (ablamın kızı) söyledi..haa bu arada ablamla döndüm 3 senedir bugün yarın eniştenin anca keyfi oldu..olsun buda bişeydir:)) şimdi ben 3 tane yaramazla beraberim..onlara doyasıya bir tatil yaşatacağım..çok ağladılar gelmek için babalarının hakkından geldiler ablam tek kelime etmedi vala..yeminlen ben o lafları edemem aklıma gellmez...bu zamane çocukları çok feci çok:)) enişte teslim bayrağını çekti ya...







2 Tem 2010

İKİ ORTA Bİ SADE HADE BANA MÜSADE:))

 aylar önce bir yazımda sevdiğim birinin bana fundiş dediğini yazmıştım.
o gün bugündür blog arkadaşım  tarçınlı kek bana fundiş diye hitap ediyor..msnde görüşüyoruz aslında antalya'lı ama samsun'daydı kendisi..
hep geleceğim diyordu bense hep bekliyordum..hamile olduğunu ben en başından biliyordum.randevulaştık devlet hastanesinin önünde buluşacaktık.ben etrafa bakarken karşıdan bana el salladı..tanıdı beni ben aaa ''çok değişmişsin''sanki daha önce görüştük görmüşümde ilahi ben:)))
kendisi artık pek yazmıyor bloguna ama güzel yazıları ve paylaşımlarıyla gelecektir..
güzel hoş sohbetlerdi.. ne kadar garip hiç tanımadığın bir insanla tanışıyorsun ama sanki senden biri sanki daha öncelerden gibi yabancılamıyorsun.blog güzel şey vesselam..
seni tanımak güzeldi tatlı kız..


iki orta bi sade hade bana müsade:)

30 Haz 2010

ENGELSİZ DÜNYAM'A TEŞEKKÜRLERİMLE

sevgili  no engel  arkadaşımdan aylarr önce resmimi çizermi diye bir mail atmıştım.çok çabuk cevap gelmişti.pc de hiç resim yoktu ozamanlar. resimden cep teliyle çekip göndermiştim kendisine. kısa sürede göndermişti bana ben resmi altıktan 2 gün sonra izmir'deydim..telefon almıştım teyzemden..''funda annenin mezarı kaybolmuş kızım'' demişti..uzun süre abimin keyfini bekledikten sonra annemin mezarını buldum..ve tek başıma abimden hiç bir para yardımı almadan yaptırmıştım..allahtan ki eşim dostum çok beni yalnız bırakmayan mezara tek başıma gitmeye müsade etmeyen ,benimle birlikte koşusturan gönül dostlarıma kan bağı olmasada gerçekten abilik yapan abilerime..onların borcu nasıl ödenir bilmem..  anlatasım var dolu dolu ama biliyorum ki ne kadar yazsam çizsem  içimde dağ gibi büyüyen çocukların özlemini asla bastıramayacağım..eve geldiğimde pc virüs girmiş yedeklemediğim için bütün resimlerim gitmişti..yaptığı çalışmaları sakladığı için tekrar yolladı resmimi bu gecikme için çok özür diliyorum kendisinden..çok teşekkür ederim arkadaşım..

28 Haz 2010

PEÇETE HALKASI

w.c andrews in kitabı var elimde bırakmak ne mümkün. okadar sürükleyici ki!..tv bile izlemiyorum .o dereece.dün peçete halkası yaptım.sevdim ben peçete halkası yapmayı hem zevkli hem şık oluyolar.yani en ufak bi süsleme bile yapsan gayet güzel ve şık bir şeye dönüşüyorlar..

24 Haz 2010

MSN İÇİN ÖNEMLİ BİLGİLER BEN YANDIM SİZ YANMAYIN!..

bu sıralar aksilikler yakamızı bırakmıyor..hepsi peşisıra geliyor çorap söküğü gibi..peki ben ne yapıyorum elimde mendil halay çekiyorum tey tey tey:)) ardından havalar nasıl olursa olsun sizin havanız iyi olsunn diyorum..haa aslında gerilmedim mi gerildim uykusuz kalmadım mı kaldım stres mi en alasından.. ben 2004 den beri msn kullanıyorum hiç böle bir şey gelmedi başıma..ama salaklık bende msn'i çalan şahısın dediği gibi harbi malım yaaaa..neden mi?? çünkü msn ait hiç bir bilgiyi hatırlamıyorum bilmiyorum..kaydolurken yazılan ne doğum tarihi ne isim ,ne il ne posta kodu tek hatırladığım gizli soru onuda değiştirmişler..

microsofta durum beyan eden formu doldurduk ama cevap gelmedi gelmez tabi bilgilerin eksik ve yanlış..face den şikayet ettik..face profilim yok.bu face tarafından mı kaldırıldı çalan kişi duvar yazılarını gördü dondurdumu muamma?? bakınız sizlerinde başına gelmesin diyerekten sizlere bir sunum hazırladım..msn gelen kutusunu açtık..seçenekler yazan yere gelelim.


 en altta diğer seçeneklere tıklyoruz..

 hesabınızı yönetin kısmında kişisel bilgilerinizi görüntüleyin ve düzenleyini seçiyoruz..



burada id nonuz ad soyad ne yazmışsanız onlar bulunmakta..hatırlamıyorsanız değiştir yazan yere tıklayıp mevcut şifrenizle il ,posta kodu  ,gizli sorunuzu alternatif e postanızı mobilinizi düzenleyebilirsiniz..ve bunları bir yere not ediyoruzz. hadi kalın sağlıcakla...halletmen gereken işler var onları halledeyim..yeni face yeni msn ve yeni bir benle bekleyin beni anacım:))) ama dua edin önce çünkü bu bir suç ve artık bişilim suçlarına giriyor..ve bende bu her kimse bir an önce bulunmasını istediğim için..savcılığa gidiyorum..en kısa zamanda yakalanıp hapis cezası bile yatar.. ki cezasını çekmesini istiyorumm okaaa..

20 Haz 2010

ÇOKK ÖNEMLİ MSN VE FACEM HAKLENDİ ARKADAŞLAR OKUYUN..

ARKADAŞLAR MSN VE FACEBOOK UM HAKLENDİ..MAİLLEŞTİĞİM VE FACEDE OLAN ARKADAŞLAR HAKLEYEN ARKADAŞ PROFESYONEL BENİ FACEDEN SİLİN..GÖRMEYEN OKUMAYANLAR İÇİN NE OLUR HERKES PAYLAŞABİLİRMİ..YA DA BU KONUDA YARDIM EDEBİLECEK BİRİ VARMI BANA NE OLURRRR YAAA :((((
NOT: HİÇ BİR ŞEKİLDE NE MSN NE FACEME GİREMİYORUM HESAP AYARLARIM DEĞİŞTİRİLMİŞ..

19 Haz 2010

GİTMEK Mİ ZOR ? KALMAK MI? ZOR OLAN??

Gitmek mi zor kalmak mı? Geride kalmakmış zor olan Giden otobüsün soğuk camına başını yaslayıp gözyaşlarını akıtmak değil..Gidenin ardından ağlayarak el sallamakmış zor olan.. 

Zor olan geleceğin getireceği kaygılarla sıkışan bir yüreği taşımak değilmiş göğüs kafesinin altında Hasretin ateşiyle yanan bir yüreği,gözyaşlarının vuslat masalıyla avutmaya çalışmakmış zor olan….

Gittiğin yerin en tenha postanesinden üç beş satırlık iyi haber namesi atmak değilmiş zor olan…

Zor olan her sabah pencerenin önünde postacının gelişine kurmakmış saatleri… 

.Başını alıp kendini alıp anıları valize koyup mavilere gitmek değilmiş zor olan...
Zor olan her şeye rağmen kendine rağmen yaşama rağmen inadına kalmakmış..

Gitmemekmiş...Beklendiğini bilmek beklenmek değilmiş zor olan...
Asıl zor olan beklemekmiş Ben kolayı seçmişim bu güne kadar..

Şimdi ise en zoru yaşıyorum...Seviliyor ve bekliyorum….

  17/06/perşembe akşamı yeliz'in mezuniyet törenindeydik..düğünleri olduğu için anne babası 
gelememişti.zaten mahsundu böyle bi zamanda onu yalnız bırakamazdık..konyaltı açık hava tiyatrosunda bütün öğrenciler çoşku ve sevinç içinde sahnedeki yerlerini aldılar..1.2.3.ler ödüllerini aldılar ve sonra hep birlikte müzik eşliğind kepler fırlatıldı..ardından ziynet sali çıktı sahneye..konser bitti ama bu gece yeliz'in son gecesi sahil yaptık..saatlerce süren koşusturma kuaför kıyafet derken okadar yorulmuşuz ki şişen ayaklarımızı denize soktuk..su okadar güzeldiki eve gelip mayolarımızı almayı bile düşündük:)) ama gecenin ilerleyen saatinde beni deniz için uykumdan edenleri ben balkondan aşağı atarım yaa..bunu düşünüp vazgeçtik..ne garip daha dün yanımızdayken bugün bize bursa'dan merhaba dedi..

yorgunum üzgünüm..üzgünüz.


tarifi mümkün olmayan kendime bile izah edemediğim duygularla baş etmeye çalışıyorum bu aralar..2 gündür sadece yarım saatlik uykuyla duran ben zerre kadar uyku yok gözümde..hiç bir şey gelmiyor içimden..beynimin içinde sözler ,cümleler okadar hızlı ve okadar çoklarki.uçuşuyorlar..tutup yakalamak istiyorum..hızlarına yetişemiyorum..kafamın kocaman vücudumun ufacık olduğunu hissediyorum..adımlarımı atarken bile yer çukurlaşıyor.adımım boşluğa geliyor sendeliyorum...asla açlığa dayanamayan ben mutfak faresi gece bile kendime sandwiç hazırlayan hiç üşenmeden patetes kızartan ,makarna yapan ben..kahvaltı yapmadan başlıyorum güne..dedim ya kendime bile izah edemezken başkasına nasıl anlatılır  ki?? garip...

16 Haz 2010

BİR TEK ANNEM OLSUN BANA BİR ŞEY OLMAZ!...

antalya'nın mevsimi değişti hala serin havalar aslında biz insaoğlu ne kadar nankörüzzz. o sıcak heleki yapış yapış bir sıcak bunalıyosun ,daralıyosun nefes alamıyorsun.duşa giriyorsun duştan çıktın kapıdasın daha giyinme işlemine başlamadın ama ter ve yapış yapışlık tüm bedenini sarıyor ve sen hala nankör insan havalar düzelmedi diyorsun:)) ayy bırak işte böyle devam etsin...dışardan geldik gülme krizi eşliğinde elin gavuru bizden daha iyi biliyorken antalya'yı biz çay içecek bi çay bahçesi bulamadık koskoca antalya'da iyimi:)) her akşam eve giriş saatimiz 2 ile 3 arası..nurgül ablam (manevi annemiz) pınar zuzumun annesi yanımızda.sıkıyosa laf atsınlar:)) bir tek aşkoşa üzülüyorum bizim yüzümüzden uykusuz kalıyor:.yosaaa halimden çok memnunum körün istediği bir göz hesabı:))

yorgunum ,yoğunum ve uykusuz her gece o soğuk kahvede şarkısıyla sabahı yapmak üzereyiz yine:)) ne olcak bu halimiz bilmem..sevdiğimiz bir teyzemizin aynı zamanda annemin memleketten komşusu ama akrabadan öteler.. doğum günü yaklaşıyor..ne alsak derdine düştük..mutfak eşyası dedim ben.. kızı olmazzzzz diye şiddetle belirti.mutfak eşyadan geçilmiyo koyacak yer yok dedi:)) aklıma geldi..hiç düşünmeye gerek yok çarşı ,çarşı dolaşmamada..oh ne iyi oldu..sizinde aklınızda bulunsun birbirinden şık anne bluzları  BURADA

11 Haz 2010

BU SABAH YAĞMUR VAR ANTALYA'DA GÖZLERİM DOLU DOLU OLUYOR..

okullar kapandı zuzularım geldi..lakin 17sinde yeliz'in mezuniyet töreni var ve artık bursaya evine gidecek onu çok özleyeceğiz ama yaa:(( okadar alıştık ki ve bizim ev öyle şeylere tanık oldu ki!..evet bize birde bursa kapısı çıktı..2haftadır onlarlayım.pazartesi aşkoşun doğum günüydü ona süpriz hazırladık.. ama hava yagmurlu dışarı çıkamıyoruz 3kere plan değişti:)) ve bunlar son dakikada gerçeşleşti.plan proje yapıldı tüm herkes pınar'ların evde toplandı.ve bize doğru kapıda ışığın sönmesiyle zile basıldı:))çok 
 şaşırdı..annem(kayınvaildem) doğum gününde aşkoşa malbora siğarası almış bir tek onu unutmuyorum demişti..kızlarda 2 paket malbora almışlar paketi açtı ''annem gibi yaptınız''demezmi:)) ogece anneler ,babalar gitti kızlar yine bende kaldı.beraber romantik komediyi izledik yine çok güldük..saat sabahın 8'i biz yattık:)) övlen 4te kahvaltı 5te evden çıktık..

alışveriş yaparken bu sevimli şeylere rastladık.gerçi fethiye'de  standları gezerkende görmüştük ama resim çekmemiştim..bende yapmak istiyorummm bunlardannnn..çok sevimliler ama..
sonra bu sevimli müzisyen kurbacıklarla tanıştık
bu darbukatör barayam mımız:d

 bunun isminide hüso koyduk

 buda ibramm

 havalar hala serin deniz sezonunu açamadık bu sene geçen sene nisanda açmıştık:)) serinde olsa yağmurda yağsa yarın gideceğiz:))

5 Haz 2010

POŞETLİK AMA BEBEKDE OLUR BUNDAN:))

odanın halini görmeyin abowww bu ne hal dedim kendi kendime:)))seviyorum uğraşmayı ,seviyorum yaptığım şeyi elime alıp incelemeyi:))yaptımda ama sanırsam eteğini kısa kesmişim ..küçük olmuş gibi geldi bana?? dikiş makinem olmadığından elde dikiş dikmek iğne ardı yapmak bir müddet sonra kasıyo insanı sıkılıyorsun.. şapkasını koyu olan elmalı kumaştan yaptım beyenmedim söktüm..bölesi daha hoş oldu:)) kollarını silikonla eteğe yapıştırdım olmadı yine söktüm..beni bi hayli uğraştırdı:)) ayaklarını yapınca bebekde olur bundan değil mi?? onuda denerim..küçük dikiş makinası istiyorum okadar çok marka varki kararsız kaldım.. her eve lazım   tavsiyesi olan??

2 Haz 2010

BABET YENİLEME!..

bu aralar okadar çok film seyrettik ki.korku,macera,aksiyon ,dram ,yerli..bazıları fevkaledenin fevkindeydi:)) aşkoş yine film seyrediyor..ben pc başında olmadığım ve tvde güzel bi proğram olmadığından..ne yapsam derdine düştüm:)) evet eski babetimi yenilemeye karar verdim?? ama gece kalkıştığım için görüntü pek net olmayabilir gece güzel çekmiyo:(( malzemelerimiz: penye ,fermuar,boncuk ve kurdeladan gül:)) resimdeki beyaz babet ilk iş kurdelasını kopardım..kumaşı üzerine koyup az pay bırakarak kestim.sonra ortasından keserek yuvarlak yerine doğru çentikler attım..yapıştırdıkdan sonra.fermuar ve kurdela gül ile süslemelerini yaptım..


NOT:daha önce kapkara camdan kelebekte görmüştüm. burda.. nasıl yapıldığı nı detaylı anlatıyor  BURADA

31 May 2010

SÜPRİZLERLE DOLU BİR GÜN....

toplum olarak sosyalleşmekten çok uzaklarda.yalnızlık ve yalnızlığın getirdiği sanal muhabetler...artık arkadaşımızı ,komşumuzu ,dostumuzu sanalda arar olduk..bir bakıma aslında kötü bi durum bu..ama bana göre kötü olmayan yanları..hiç tanımadığın bir insana sıcaklık duyuyorsun herkesi bağrına basamıyorsun elbet ama bazılarına karşı bir çekim oluyor seviyorsun benimsiyorsun..o senden biriymiş sanki yıllardır tanıyormuşsun izlenimi yaratıyor sende..fethiyedeydim mavi kuş için .gülen le akşam yemeği hazırlarken canımız abimiz küçük prens imizi yemeğe beklerken ben yoldan gelmiş ve sabahın 8.30da kahvaltı yapmış biri olarak artık zafiyet geçirmek üzereydim ki saat  22:00 da geldi..ne iyi etti gelmekle üstelik yastığınıda kapmış gelmiş..gece bizimdi..hoş sohbetlerin ardından meLabaa seni seviyorum ama canını acıtmak istiyorum(beyazın piskopat tiplemesi)  meLabaaa ben robin eşliğinde okadar çok güldük ki:))) hiç bu kadar güldüğümü hatırlamıyorum..gülen puaça ama diyor ben karışma bendeee ama baktı benden hayır yok hamuru mayalayıp geldi:)) gecenin ilerleyen vaktinde kokoreç yemek için dışarı attık kendimizi gecenin en üzücü ve sıkıntılı kısmını orda yaşadık ama uzun uzun yazmayacağım yorgunum.. gülen burada yazmış.

çalış karnavalında standayken çok rüzgar vardı rüzgardan sersemleşmiş bir durumdayken uzaktan 2 bayanın yanıma yaklaştığını gördüm görmemle tanıdım yanıma yaklaşıp''siz antalya'da bulunmuşmuydunuz dedi:))''..gelen kişi bir çoğumuzun bildiği biriydi.. yaşamın kıyısında ''fundacım burda olduğunu biliyordum ve geldim dedi'' ne kadar duygulandım ne kadar sevindim anlatamam kendisini seviyordum zaten.. ama sarılmak beraber laflamak karşılıklı çay içmek..ablacım çok teşekkür ediyorum..ama kalamadığım ayrı bir vakit ayıramadığım için çok üzgünüm:((  bize kızından renkli tasarımlardan çanta getirmiş hepsi çok güzeldi.konu mankemiz gülen hatta orada kaftan bile giydi hemde en pahalısını:))



harika bir gündü ben sürekli pot kırdım ve kırdığım potlardan beni belkide affetmeyecek..ama ismini ve kendisini yazamıyorum..''ben sizi böyle tahmin etmiyordum''dedim..onlar hala tatildeler hemde yakın arkadaşlarıyla...
itiraf ediyorum ilk defa bi karnaval izledim:)) güzeldi..karnaval ve mavi kuş standımız sonraya..

26 May 2010

EVDE KİTAP OKUYUN ENGELLİLER İNTERNETTEN DİNLESİN...

canım sıkılıyor insanların bu kadar duyarsız olmasına ,canım sıkılıyor gözünün önündekine el uzatılmamasına:((
toplumun bizlerin bu kadar görmemezlikten gelmesine..artık hiç bir yardım için esnaf ,mahalle vs yardım istemeyeceğim..oldukça moralim bozuluyor çünkü...
çarşıdaydık zuzu gülemimle kadınlar bakımlarına düşkündürler süslüdürler yaa..çarşıda bi kozmetik dükkanı dehşet indirim yapmış ana baba günü girmek mümkün bile değil...kadınlar adeta birbirlerini yoluyo?? kuyruk oluşmuş..izdiham..ulan sanki bedava veriyorlar ya....ama biri çıkıp şurda bi fakir fukara var onu doyuralım dese bir allahın kulu kalmaz orda..
biz çay molası verdik.izliyorum olan biteni..genç bir delikanlı yakasında kart elinde dergi anlatmaya sesini duyurmaya çalışıyor..yok bakan yok alan yok..istikamet kozmetik dükkanı..
delikanlıın elindeki
çok güzel bir şey okudum burda paylaşmak istiyorum...evinizde kitap okuyun ,engelliler internetten dinlesin...
projeye destek vermek isteyen gönüllüler evlerinde sevdikleri bir kitabı okuyup tüm görme engellilere armağan etme olanağı tanıyor..sitede kitapların yanı sıra gazete başlıkları ,dergiler ,ve makalelere yer vereceklermiş..ayrıca ders kitapları ilk öğretim ve üniversite tüm ders kitapları konusunda sıkıntı varmış..

Bumerang - Yazarkafe