28 Eki 2012

pisikoloğa gidip bin pişman oldum..bir tedi gördüm sanki:))

öncelikle herkesin geçmiş bayramını kutlarım.bayramlarla olan duygularım malum.ama bu bayram hepten yetim,hepten öksüz kaldım..aşkoşum İZMİR'E gittti.ben bazı sağlık sorunları yüzünden ve yakın zamanda gidip ağzımın payımı aldığımdan gitmedim.kızlar ve manevi annelerim yalnız bırakmadılar..lakin kabul etmek gerekirse aşkoşun yokluğunu aramadım değil..gözüm sürekli saatte vakit geçmiyor.bugün geliyor.şunun şurası 6 gün kaldı ama bu 6 gün bana 1 ay gibi geldi..

vakit geçirmenin en güzel yanı bana göre kitap okumak ya da bir şeylerle uğraşmak..uğraşınca hem canın sıkılmıyor ,hem ne sıkıntı ne de aklında düşünce kalıyor..kendinizin doktoru olup, kendinize terapiler yaratabilirsiniz..örgü örerek,bir hobi edinerek..

 inanın doktora gitmekten daha iyi.devlet hastanesinde dr sen anlatırken saat geldi şu artık sussada eve gitsem derdindeydi..bunu o kadar iyi alğılayabiliyorsunuz ki!..dr bakışlarından başka şeylerle uğraşmasından anlattıklarının ne kadarını dinledi anladı acaba??
birde of çekmesinden evet evet adam bildiğin ofladı..dedim dr bey ''kusura bakmayın vaktinizi çaldım aman evinize geç kalmayın '' deyip çıktım odadan..hayatımda ilk defa psikiyatri'ye oradan da pisikoloğa gitttim,ilk ve son oldu..bir dahamı asla:)))) ben bana yeterim vala..

promosyon çantaları vardı ama yazıları beni rahatsız etmişti..işte terapilerim..











23 Eki 2012

Bond, Sony ile İstihbarat Topluyor!



23. macerasına çıkan James Bond’un yeni filmi “Skyfall”, 2 Kasım’da vizyona giriyor. Bu sefer MI6 saldırı altında ve James Bond hem arkadaşlarını korumak, hem de M’e olan sadakatini kanıtlamak zorunda. Sen de gerçek bir Bond hayranıysan, Sony’nin sürükleyici sosyal medya oyunu “AjanS” bir hayli ilgini çekecek.

Sony, “Skyfall” lansmanı ile birlikte geçenlerde açıkladığı sosyal medya oyununun ilk görevini dün verdi. Bond’un zihni sinir alet edevatları olmadan sıkıntıya düşeceğini düşünen Sony, “4 ekran ile Bond’a yardım et” görevini açıkladı. Q’nun verdiği görevde 4 ekran olarak TV – Tablet – Akıllı Telefon ve Laptop düşünülmüş. Bu 4 ekranın nasıl kullanılacağı da kullanıcılara bırakılıyor.

Q’nun sorusu ise şu şekilde:

“Eğer sen olsan, bu 4 ekrandan hangisini seçerdin ve o ekrana hangi özelliği eklerdin?”

Sen de bir ekran seç, farklı ve Bond’un işine yarayacak bir özelliği Twitter’da #M1benyaptım hashtag’i ekleyerek paylaş. En çok retweet edilen ve Sony jurisi tarafından seçilen fikirlerin sahipleri, Bond’un güvendiği Sony Xperia Tablet S, Gala Gecesi davetiyesi ve Bond 50. Yıl Blu-ray seti kazanacak.

Bakalım gerçekten Bond’a yardımcı olabilecek zihni sinir bir yanın var mı?

Yeni görevleri öğrenmek için, #AjanS hashtag’ini takibe devam et.

https://www.facebook.com/SonyTR
https://twitter.com/Sony_Turkiye #AjanS #M1benyaptım

Bir bumads advertorial içeriğidir.

22 Eki 2012

19 yıl sonra buluşmak!..

17 -18 yaşlarımda yerinde duramayan ,oldukça hareketli,muzip,zıpır fırlamanın önde gidenlerindendim:)
pek şey kaybetmiş sayılmam sadece bir kaç şey haricinde ben yine benim.mesela sokalarda bağıra bağıra şarkı söylemiyorum,yağmurda dolaşmıyorum ,darbuka çalamıyorum unutmuşum:) vb gibi..
lisedeyken ah ah ne günlerdi.keşke o yıllara geri dönebilme imkanım olsa.sınıf başkanıydım o dönemler ama ne sınıf başkanı!.. ders boşsa öğretmen masasına oturur tempo tutar ve bütün sınıf şarkı söylerdik..nöbetçi öğretmen gelince''hocam bütün sınıfı yazdım listeye susmuyorlar napayım ki'' derdim:))
ne kadar aykırı giyim yasak şeyler varsa bendeydi.renkli çoraplar,kazaklar.takılar..


Biz 6 kişiydik hiç ayrılmayan her daim beraber..kantinde ,bahçede eğer takım eksikse 3 ,4 kişiysek ekürüleriniz nerde denirdi.tam gündü okulumıuz.öğle yemeklerini yaz zamanı bahçede yerdik.sofra bezi serer herkes evden birşeyler getirirdi.o dönemler kredili sistem çıkmış ama ne öğretmenler ,ne müdür kimse anlamamıştı sistem daha oturmamıştı.bize istemediğin derse girmeme hakkımız olduğunu ,ders saatinin toplamı kadar devamsızlık yapma imkanımız olduğu söylenmişti.elimize böyle bir fırsat geçmiş kaçırırmıydık?
atölye derslerinde 14 kişiydik.normal derste 2 branş birleşince 45 kişiydik.boş derslerde özellikle atölyede çok eğlenirdik.ne sapkınlıklar yapardık.istemediğimiz derse girmez okulun hemen arkasında ama öğretmenlerin yoldan geçerken görüş mesafesinde olduğu Buca Belediyesinin kafeteryasında sigara tüttürürdük.ne cesaret ama!..okey oynamaya giderdik.gençlik başımda duman hepimizde aşk meşk türküleri
olmayacak şeyler peşinde koşmak..mesela ben okulun biraz aşşağasında concorde düğün salonu üst katı sinama ,alt katı kafe olan yerde garson çocuğa aşıktım.ama onun bundan haberi yoktu:)
dersleri eker koştur ,koştur oraya giderdik.onu görünce elim ayağım titrer ne kadar salaklık ve sakarlık varsa yapardım:) şair kesilmiştim o zamanlar ne şiirler yazardım..annem kalp hastasıydı benim.hastalandığında hastane maceramız başlardı.kalp kapağında büyüme olduğundan diğer organlarda büyüme yapıyordu.karnı hep şişti hamileler gibi..

lise 2.dönemde babam rahatsızlanmıştı.dr akciğer kanseri olduğunu ve 3 aylık ömrü kaldığını söylemişti.Annnem babamın tedavisini üstlendi ve babam 1 yıl yaşadı..sınıftayız ve sınavdayız.kapı çaldı ve müdür yardımcımız kürşat bey odaya girdi.''funda'cım evden çağırdılar.acil gitmen gerekiyor. ben sana sınav için izin kağıdı vericem'' demişti.çantamı toparlayıp çıktım sınıftan.annem fenalaştı galiba diye geçirdim içimden.lakin üzerimde para olmadığı için sınıfa geri dönüp kızlardan alayımda gideyim demiştim.kapı benim bıraktığım gibi aralıktı.ve bütün arkadaşlarım hocanın etrafına toplanmış ''hocam ne olmuş''diye soruyorlardı.
''arkadaşınızın babası ölmüş çocuklar''demişti..ben elimdeki çanta bir yana ben bir yana yığılmıştım öylece...
beni eve kürşat hocam bıraktı..aradan 1 ay geçti annem ufak bir kalp spazmı geçirdi..refaketçi kalıyordum başında..okulu iyice boşlamıştım..devamsızlığım artmış ders notlarım en kötüsüne düşmüştü..o yıl sınıfta kaldım ben.arkadaşlarım bir üst sınıfa geçmiş bense benim altım olan sınıfla aynı odadaydım..onlar seneye mezun oldu.benimse 1 dönemim daha vardı..sonrası daha acı!..abimle olan kısım ama o bölümü hatırlayıp kendimi üzmeyi ,ağlatmayı ,yıpratmayı istemiyorum.buraya gelinceye kadar doldum zaten:((

bütün irtibatımız kopmuş sonbaharda dökülen yapraklar gibi hepimiz bir yerlere savrulmuştuk.oysa hayallerimiz vardı.okul bitince üniyi kazanacak hepimiz aynı evde  birimiz yemek ,birimiz bulaşık vb :((

yeni edindiğim arkadaşlıklarımda hep lisedeki kızları aradım.ayşe'yi fatma'ya benzettim,gül'ü nazan'ıma hep onlardan birşeyler aradım bunca yıl..

3 değil 5 değil 19 yıl sonra face sayesinde buldum onları..İzmir'de buluştuk..ne buluşmaydı ama!..hiç biri değişmemişti.sadece biraz kilo almış,zayıflamışlardı..özleri aynıydı lisede bıraktığım gibi..iyiki varsın face..

20 Eki 2012

babadan kalma galatasaray'lıyım emme ekmek takımı tutuyorum:))

kış geldi artık havalar soğudu.yapış yapış nem yok böylesi havalarda birşeyler yapma isteği ile coşup taşıyorum.
arkadaşımın oğluna badiler süslemek,sehpama çatlatma yapmak,örmek ,dikmek,kesmek.bazen beceremeyip
çöpe atmayı bile istiyorum:)
ufaktan başladım haydi kolay gele:)

10 Eki 2012

''ay su içsem yarıyor'' yalanı:))

acıkınca saat kaç olursa olsun acaba ben gibi hiçç üşenmeyip yemek hazırlayanlar varmıdır?
açken sen sen değilsin..açken bende kimseyi tanımam hele saaate hiç aldırmam..sonuç itibariylede ''ay su içsem yarıyor'' hikayesi:)) sonra gelsin kilolar,gitsin perhizler ,bozulsun moraller.depresyon başlasın.kısır döngü...neyse canım tatlı krizine tutulunca bu güzelliği yapıpta yememek olmaz değil mi? mutluluk hormonlarım tavan yapsın azcık mutlu olayım..sonra düşünürüm kiloları. sizlerede ikram edebilirim sanalda olsa buyrun afiyet ola:)))


7 Eki 2012

kedili obceler(im)

tişörtleri çekmeyi unutmuşsum oda başka bir post sebebi olsun:)kızlara yüzük aldım falan dediğimde ''kedilimi'' diyorlar hemen..birde kaybettiklerim var bir sürü.. küpelerimin hep tekleri var nereye gider,nerede kaybolur hiç bilmem arar dururum evde bulamam.çokk zaman sonra bazen bazıları koltuk arkalarından falan çıkar.hayır anlamadığım o koltukların arkasını çekip vileda yaparken neden yokta?? çok zaman sonra ortaya çıkıyor..şeytanın işi bunlar alıyor saklayamadan getiriyor hınzır:))










bu tedimde pilli ayağına basınca miyavlıyor ama kömürcü çırağı gibi olmuş garibim.. yıkasaam bozulur ıslak mendille silsem mi ki?:) güzel ,huzurlu,bereketli bir hafta başı olsun...

28 Eyl 2012

sevgi oldukça ''umut'' hep var!..umudunuz bol olsun...

yazmadıkça yazasım gelmiyor.tüm istediğin ,şevkin kırılıyor.ama aklının bir yarısı da burada..bu gelgitler arasında yitip gidiyorsun.hastahane işleri olduğundan haziran ayında GÜLEN' le beraberdik.
hayat o kadar süprizlerle dolu ki hangi gün ne getireceğini asla tahmin bile edemiyorsun.
bir takım sıkıntılarımız vardı ama bir yandan da mutluyduk.bebek haberi hepimizi sevinç ve
neşeye boğmuştu..sonrası!..onlar fethiye'ye döndü.ben bebeğimi kaybettim.toparlamak için
İZMİR'e gittim.o esnada gülen İZMİT'te kardeşinin yanındaydı.uzun süredir yazmıyor.
bir çok nedeni var kendine göre...hakan abimde İZMİR'deydi.gülen taa izmit'ten plan ,projeyi yapmış
''hakan kızlar çok bunalmış onları dışarı çıkar'' diye organizasyonu ayarlamıştı.ve biz hakan abi kardeşi volkan ben ve gülem zuzum buluşup çok güzel bir gece geçirmiştik.
onca sıkıntısına rağmen izmit'ten bile yetişmişti.fedakar,cefekar ahh ahh anlatılmaz ki!.. yaşanır..

yine hastahane işleri olduğu için ANTALYA'dalar.
aynı dakikalar içersin de hüzün,gözyaşı,üzüntü,sevinç duygularının birbirine karıştığı
yoğun duygu seli yaşadık hep beraber.
çoğu kez onun yerine koyup kendimi ben olsaydım ne yapardım?? sorusunu sordum kendime.
sevdiğin,eşin,canın..sorumun cevabını bile veremedim kendime..

ama bunu ben değil kendisi yazsın.olayı yaşayan
ve birebir içinde olan ve aynı zamanda anlatma uslubü benimkinden daha şahane olan
ve eşini çok seven kadın yazsın..

bilgisayarım göçtüğünden ekrana bağladığımız notebooktan dolayı ekran çözünürlüğü
oldukça büyük.karşı koltuktan oturan görüyor ne yazdığımı:)) sayfayı daha fazla kaydırma
imkanım olmuyor.önizleme yapmak mümkün değil.
o yüzden yazının nasıl olduğuna dair hiç bir fikrim yok..geçici rahatsızlık için
özür dilerim..
ruhen ve bedenen çok yorgunum..geçecek bu yorgunluklar..yüce rabbim kimseyi darda
bırakmasın.dermansız dert vermesin..tüm hastalara şifa bekleyenlere acil şifalar versin..

10 Eyl 2012

saçaklı börek. sevmedik misafire çay peskuvit:))

baklava açamıyorum ama en azından kendimi kurtaracak kadar yapıyorum:))
buda beni oldukça mutlu ediyor.
misafiri severim  misafir ağırlamasını da hele ki gelen birde sevdiğim kişilerse her şey çok güzel olsun isterim..
ama hep sevdiğimiz insanlar gelmez elbet..bazen sevmediklerimizde gelebilir.
saygıda kusur etmem ama hizmette ederim:)) öyle çok özenip bezenmem
 hatta çayın yanına ekstra bişeyler bile yapmam..püskevit çeşitlerini sıralarım tatlısı ,tuzlusu:))
ama neden ?? aslında ayırım yapmak hani sevdiklerine bal  börek sunupta
sevmediklerine çay  peskuvit biraz ayıp elbet ama!..
taa ezelinden dedim. yine diyorum ben merkezci insanları     SEV-Mİ-YO-RUM..
 herşeyi ben bilirim edalarını  , insanları  komuta etmelerini   ,herşeye karışmalarını,
 maşallahhh a- dan z'ye her konuda her yerden fırlamaları..kulaklarıda keskindir haa
bildiği aslında hiç bilmediği bir konuda  bile atıp tutmaları..atıp tutsa tamam. birde diklenir itiraz eder kızar ''hayır efendim o öyle değil'' hımmm gerçeğini uzmanımızdan dinleyelim:)) neysee neysee...
vakti zamanında bir pizza yapmıştım. allahım tuzu eksik olmuş,acısı olsaydı eyi olurdu
hamuru kalın ,bol acılı olacak?? acılı adana değil anam bu pizza:))
 işte sütten ağzım yanınca bu kişilere çay pesküvitt:))
saçaklı börek  demek ki sevdiceklerim gelmiş:))
saçaklı börek hamuru un, tuz ve yumurtadan oluşuyor.az kalın şeritler halinde kesilir.üstü yağlansın diye az sıvı yağ ile yağlanır fırında üstü kızarıncaya kadar pişirilir.öte yandan tavuk bol suda haşlanır.tavuk didelenir.
kızarmış olan saçakların üstüne tavuklar serilir.tavuğun suyuda bunların üzerine üstünü geçirecek kadar gezdirilip ocağa alıp kaynaması sağlanır..sonra servise hazırdır..

3 Eyl 2012

İZMİR Yeşilyurt Devlet Hastanesinde rezillik diz boyu...

izmir'de görümceme refaketçi kalırken hastanede olan bitene seyirci ve hayran kaldım.bir gece, sadece bir gece sessiz,dingin bir uyku istedim ama ne mümkün..her gece mi kavga olur arbede çıkar evet her gece hasta yakınlarıyla ,hemşireler,refakatçiyle doktor..doktorun asistanından ,asistanın proftan haberi yok kim kime dum duma.ve bir gün değil her gün mü hasta dosyası karışır evet her gün dosyalar karışıyor.rezalet diz boyu sistem diye bir şey yok.dikişli amilyatlı hastalar oda ,oda taşınıyor eziyetten başka bir şey değil. rahimi alınan bayan hasta yatağında inim ,inim inliyor. rengi beti benzi gitti kadının nefes alması gittikçe zorlaştı. 3 gün gastereloji doktoru beklediler. midesi ile bir sıkıntısı var bayanın ama ortada doktor yok..kadın bildiğin ölüyor. öyle kötü oldu ki sonunda abisi,eşi hemşirelerin orda arbede çıkardılar.eşi masaya yumruğu vurdu.insan haklarına şikayete gittiler,ordan başhekime nitekim gasteroloji doktoru geldi ve kadın apar topar tekrar bir amilyata daha alındı..

proflar vizite çıkıyor hasta soruyor '' dr bey ne zaman taburcu olurum'' dr'' kendini iyi hissediyorsan bugün taburcusun'' hasta daha iyileşmemiş ayağa zor kalkıyor ve ateşi yüksek bu hastanın?? bu hasta görümcem oda haklı sıkıldı kavgadan hastanenin piss tuvaletlerinden daha çok mikrop kapması olası..wc ye gittiği vakit hemşireye soruyor ''taburcumuyum ben'' hemşire bilmiyor yanındakine soruyor oda bir başkasına..sonra geliyorlar ve diyorlar ki ''güneş hanım şuraya imza isim soyisim''

 o güne kadar sesim çıkmamıştı ama orada hopsss diyorum..hemşireye ''doktor taburcu etmediyse ve siz kendi yetkisiyle diyerek imza attıracaksınız. bütün mesuliyeti hasta kabul etmiş olacak.bu hastanın ateşi çok yüksek ve henüz iyileşmedi.neden imzanın ne için olduğunu açıklamıyorsunuz.herhangi bir şey olduğunda bunun mesuliyetini kim alacak'' hemşire hemen arızaya geçti ses tonunu yükseltti neredeyse beni dövecek.taburcu işleminide iptal ediyor artistlik hareketlerle..''bakın dedim atar yapmayın ben olay çıkarmaya gelmedim sadece sorumluluk ve mesuliyetini anlasın diye görümcemi uyarmak istedim.ses tonunuzu düşürün. kimsenin canı sıkılmasın arızaya geçmek üzereyim'' dedim teyze,yenge beni bekleme salonuna çıkardı.

tam bir rezalet baştan sona...

şimdi antal'ya tıp fakültesindeyim..buradakilerin hepsi çömez bir işlem yaptırana kadar canınız çıkıyor.en ufak birşeyde bile telefon açıp birbirlerine soruyorlar çünkü..geldiğinize ,geleceğinize bin pişman oluyorsunuz.
birde binalar birbirinden o kadar uzak ki a blok, b blok bildiğin labirent çık çıkabilirsen.
gülem'in işi için burdayım  hastanede köşe kapmaca oynuyoruz..binalar arası mekik dokuyoruz.a kişisi b ye gönderiyor b kişisi c ye..neyse uzun maratondan sonra alacağımızı aldık.doğru doktorun yolunu tuttuk..tam 4 kapı gezdik..girdiğimiz kapılardan aldığımız cevaplar'' ben bilmem dr'un kimse ona git'' ''benim branşım değil ''
burası değil bayan falancı yere gideceksiniz''sonuncu odada aynı kelamları duyunca '' siz bilmiyorsunuz,o bilmiyor,nöroloji dr bilmiyor. ben şurdan yoldan geçen vatandaşa sorayım onlar sizden iyi bilir  ozaman'' dedim.. ve dr bey beni psikiyatriye sevketti:))  traji komik

durum vahim vay halimize!...

1 Eyl 2012

oje dediğin nedir ki sen yumurta kırabiliyon mu ondan haber ver bana:))

bu hatunlar aşmışş sanat eseri bunlar.  vala ben sol elime düzgün süremiyorum tek renk ojeyi
kabiliyet yoksunu:)) birde börtü ,böcek yapacağım ha pehh:)
saç konusunda da öyleyim bir topuz ,bir model veremem yapamam.
  topla tepeye mandal tokayı vur işte bu bitti gitti:))
birde bir ton malzeme aldım maşasıydı ,fönüydü vs vs çekmecede duruyolar.beni anca kuaför paklar.kıskandım şimdi bu hatunları.
 birde kuaföre gitmeden ellerindeki malzemeyle ne saçlar yaptılar yahu
fiyonk ,örgü vs vs.. fiyonk yapayım dedim açtım videoyu tekrar tekrar izledim.
başladım yapmaya ne fiyonk yaptım beaa saçım kördüğüm oldu çözmem bi 15 dk aldı:))
dedim bu işler bana göre değil.hevesim kaçtı,canım sıkıldı..
dedim gideyim mutfağa bir kek ,tatlı profiretol neyin yapayım.
aman canım onlarda mutfakta başarılı değildir demi?? oje dediğin nedir ki!..
yemek faslını geçtim çay demlemeyi bilmeyen öğrenciler var:)) temizlik nasıl yapılır bi haberler
yumurtayı bile kabuğuyla kırıyorlar :)) ahh ahh anneler aman kızım okusun ben yaparım diye
hiç bir iş vermemiş bunlara.öyle alışmışlar ki aman annem yapıyor nasılsa diyorlar.
yarın bir gün evleneceksin o zamanda mı ananı çağıracaksın evladım.
çocukların suçu yokki..ama insanda biraz merak olur
 ne bileyim çay demlemeyi bile bilmiyorsan ben daha ne diyeyim.
nerden geldi şimdi bu konu aklıma?? ha ben şimdi bunları yapamıyorum ya bahanelerime bak öğrencileri
eleştiriyorum fenayım fena:)))
ohh mis gibi kokuyor bak ortalık..patatesli açma yanınada çay demledim mi benden mutlusu yok valla :)))







26 Ağu 2012

ilk tokatımı yedim patilisinden:)))

havalar çok sıcak yımırta nerede yatacağını bilemiyor.kah balkonda,kah antrede şimdi banyoya dadandı:) ama haklı  banyonun beton buz gibi. anlamadığım şey bütün gün normal yiyor,içiyor,uyuyor lakin gece saat 3.30civarlarını gösterdi mi bir atraksiyon başlıyor tazı gibi pırr balkona, pır vitrinin tepesine arada bir bana gelip pati atıp pırr şayet uyuyorsam yatakodasına öyle bir hışımla üstümüzden atlayıp cama çıkıyor ki!..eşim uyandı aşağı düştü bu demiş:)) kafayı uzatıp cama baktı burun buruna geldiler:)) birde biz uyurken ayağımızı ısırıyor.çoğu zaman ayak ucumuzda uyuyor.bu aralar pek sevgi delisi kendini sevdirmiyordu uzun zamandır.izmir'den geldiğimden beri hiç yanaşmamıştı yanıma..şimdi ben uzanmışsam hemen üstüme çıkıp gıdısını kaldırıp sev beni diyor sevdikten sonra kafasını gögsüme koyup beraber uyuyoruz.sonra ya sıcaktan ya da sıkılıyor atlayıp gidiyor.

öyle komik şeyler yapıyor ki ölüyoruz gülmekten.şimdi çekmece deşme ,çekmecedekileri dışarı atma ,çamaşır sepetinin içine girme birde okadar tırsak ki!..balkondayız karşı aptmandan aşağı tahta attılar bir kaçısı var içeri :)) sonra balkona geldi çok garip bir ses hırıltılı içten gelen bir ımmmmmm onlaramı kızıyor sonra kuyruğu dahil bütün tüyleri havaya kalkıyor kamburu çıkıyor ve yan yan gidiyor ama bir türlü çekemedim o halini:)

vileda yaparken  peşinden koşuyor ,sıkarken pati atıyor viledaya..pcdeyken yanıma geldi ayağa kalkıp kucağıma çıkmak istiyor bende bakmıyorum tabi enemm  birde ne görim vileda kovasının içine düşmüş türüm türüm kokuyor:)) korkmuş titriyor ne güldüm:))))
dün misafirlerim vardı.yemekti,çaydı birde gelenlerden birinin astımı var.yımırtayı odaya kapattık.çocuklar var ufak olan tutturdu mu tediyi istiyomm tediyi istiyom yırtıyo kendini:) kapalı durmaya hiç alışkın değil salon kapısının önünde yatıyor kapı açılınca pırr içeri:) alıp dışarı çıkardım mutfaktayım geldi bildiğin tokat attı
şaştım :)) içerden aldım diyemi onunla ilgilenmedim diyemi çözemedim:)
bu çikolatalarda çiçek annem getirdi.azerbeycan'dan gelmiş.öyle güzeller ki yemeğe kıyamadım ya:))
sevgi ve dostça kalın...

23 Ağu 2012

resime aldanmayın:))

bu bayram yeliz gelecekti bursa'dan.hepimiz çok özlemiştik yeliz'i
gülem ve çiçek annem ankara'ya gitmişlerdi.
 hem akrabaları ziyarete hemde gülem'in yıllardır süre gelen sağlığı ile ilgili.
bu konuyu şimdilik yazamam gülem'e sorup onayını almadan olmaz.
onlar ankara'ya gitti bizde heyecanla beklemeye..gelen haber bizi o kadar mutlu etti ki!..sevinçten ağladık.
ankara'dan döndüler,  ayaklarının tozuyla bayram temizliği ahh çok titizdir çok:))
 birde üstüne baklava açacağım deyince yardıma gittim.

bende çok istiyorum heves ediyorum ama ne mümkün
açabildiğim en büyük hamur tabak büyüklüğünde :))
 neyse herkes anasının karnında öğrenmedi ya bende yavaş yavaş yırta yırta yaparım elbet..
en önemlisi lezzet kısmıydı..lezzetimi oda görüntüsü kadar mükemmel..
çiçek annemim ellerine sağlık..
darısı inşallah birgün bana:))

22 Ağu 2012

daha kaç mehmet gerek!..artık yeterrrrrrr

artık hiç bir şeyin tadı yok!..bayram havası mı? bayram coşkusu mu? tıkpı!..bir hastanın haşlama ,yağsız tuzsuz perhiz yemeği gibi.... bana bayramlar hep bu havada..birde bu bayram ortalığı kan gölüne çevirenlere bayramı zehir edenlere   LANET OLSUN...
yetmedi mi? daha kaç mehmetçiğin ölmesi gerek? daha kaç ana,babanın ciğerinin yanması ,daha kaç evladın yetim kalması gerek??
ortalık kan gölüne dönmüş..ordu mu?? o zaten ergenekon davasıyla bitmiş? medya mı?? o zaten yanlı ,satılmış olayı kısa geçirtirip abuk subuk yayınlar yayımladılar..yargı mı? yandaş hakimler,savcılar tarafından oda bitmiş..


parti yönetiminden bağımsız bildiri yazıp okudular diye vekillerimizi disipline vermeye kalkan
 soros bey pardon (kemal bey) pkk'lı , bölücü, kürtçü, ırkçı, faşist teröristler için ''halk savaşcıları kardeşlerimiz''diyebilen 
ATATÜRK ve chp düşmanı hüseyin aygün'ün  
istifasını neden istemiyorsunuz? neden ihraç istem ile disipline vermiyorsunuz?
aynı fikirleri paylaştığınızdan mı kaynaklanıyor acaba? o halde hiç vakit kaybetmeden olduğunuz yere gidiniz..bizler chp'mizi istiyoruz..
içinde bulunduğumuz durum tam bir kaos!..istenilen noktaya gelmek üzereler..partilerde birbirlerinden farkları yok hepsi amerikan uşakları..

güzel ülkemi bu kaos ortamına getiren vatan hainlerinin,işbirlikçilerinin ,görevini yapmayanların mualefette olup mualefet yapmayanların allah belalarını versin..



17 Ağu 2012

o bir blogger, o bir nehir kuzusunun annesi, o bir gamzeli anne:))

izmir'e gittigimde evka'ya gülem zuzumla çıktık.doğup büyüdüğüm,çocukluk ve gençliğimin geçtiği sokaklar ve evimin önünden tıransit geçmek çok ağrıma gitmişti:(( orta ve liseyi birlikte okuduğum aynı mahalleden can dostum aysun'um vardı.1995ten beri arkadaşız  yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmez en kötü olaylarda akrabalardan önce yeterdik birbirimize..ben evlenip antalya'ya geldiğimde telefonla görüştük.sonra ben maddi ,manevi arkası gelmeyen çorap söküğü gibi sıkıntılara düşünce kimseleri arayıp soramadım.isim bulmakta zorlandığım deyyus abim araya fitne ficur soktu:(

aysun ev telefonunu kapattırmış,cep telefonuda kullanım dışı olmuştu.yaklaşık 2sene hiç görüşmedik.oaraya vardığımda kalbimin ritmi hızlandı.beni görünce çok şaşırmıştı..okadarçok şey yasamıştık ki biz aysun ve yaşar'la aysun birşey yapacağında akrabaları bile ''onun funda'sı '' var derlerdi.çay koyup sohbete koyulduk nasıl özlemişim anlatamam onlarda beni özlemiş sarıldık ağladık..lakin gülem sıkılmıştı.vedalaşıp çıktık  gamzeli anneyi aradık.akşam yemeğinde olduklarından kahveyi bizde içelim konusunda hem fikir olduktan sonra biz gülem'le mevlanaya çıktık.biraz foto çekilip gamzeli annenin yolunu tuttuk.şimdi öyle tuhaf ki!..gamzeli öyle sıcak,öyle içten,öyle candan ki sanki yıllardır tanıştığımız bildiğimiz bir evdeyiz.onun sıcaklığı içimize yansıdı.gülem bana ''funda kusura bakma ama aysun'da kasvet çöktü içime ,içim kararmıştı ama burası iyi geldi enerjim yükseldi resmen'' demişti evet gerçektende öyle olmuştu..bize çok iyi gelmişti.

benim kafa bir milyon olduğundan yerinde olmadığından ben elimi kolumu sallaya sallaya gitmiştim gamzeli anne beni çok mahçup etmişti.bana hediye hazırlamış..nehir'i çokk sevdik çok..

 gülem nehire haydi gül peynirr demişti biz çocuktan önce peynir dedik:)))



9 Ağu 2012

Siz Hiç LSV Dükkan Çikolatası Tattınız mı?


LSV Dükkan yani Lösev Dükkan’ında lösemili çocuklarımızın anneleri kendi elleriyle hazırladıkları organik kurabiyeler ve birbirinden renkli el emeği, göz nuru el işlerini sizlere sunuyor. LSV Dükkan bundan tam 12 sene önce LÖSEV Ankara’da, küçücük bir atölyede 5 anne ile başlayan bir çalışmayken bugün yüzlerce annenin ekmek parasını kazandığı meslek atölyeleri haline geldi.                                     

Beslenme ile kanser arasındaki yakın ilişkiye dikkat çekmek için kurulan bu minicik atölye, seneler içerisinde azim, sevgi ve inançla büyüdü. Giderek büyüyen ve insanın içini ısıtan bu başarı öyküsü, LSV Dükkan markasını yaratmaya kadar uzandı. Lösemili çocuklarımızın annelerinin umutlarını, hayallerini işlediği, sevgiyle yoğurduğu her bir LSV Dükkan ürünü sevgili çocuklarımızı hayata bağlayacak.


Tüm renkleri ve lezzetleri ile Türkiye’nin her yerinden LSV Dükkan’a www.lsvdukkan.com üzerinden ulaşabilir ve sipariş verebilirsiniz.


Lösev’i Twitter’da @losev1998 hesabından takip edebilir, #LosevHayatVerir hashtag’i ile  paylaşımlarınızla destekleyebilirsiniz.

Bir bumads sosyal sorumluluk içeriğidir.

25 Tem 2012

bir ben kalmışım ortada birde sen içimde taaa şuramdaa..

İzmir'e gittim geldim.hani denir ya kasap et koyun can derdinde tamdaa o konumdaydım.hangi eve gittiysem beni gören fincan kapattı.1 ,2 kişi olsa amenna ama 8,9 kişi bakmadım tabi..kötü bir ruhaniyete sahiptim.annem (kayınvalidem) oğlu için 'ufuk ne yaptı,ne yedi bu sıcakta ne yapıyor' dedikçe benim içim ezim ezim ezildi.benimde annem olsaydı oda beni düşünürdü dedim. oysa ki!.. hep der annem bunu..kendimi o kadar yalnız hissettim ki en ufak bir sözde ağlarken buluyordum kendimi..
bakıp ,büyüttüğüm ferhatım nişanlandı bir ömür mutlu olsunlar lakin!.. gelin kızımız fenaaaa anlatılmaz ki şimdi nasıl anlatayım birde hisler doğrultusunda hareket ediyorum ki bugüne kadar asla yanılmadım hislerim beni hiç yarı yolda bırakmadı. nişanlanmadan önce bizim kızlardan birini ferhat'ın facesinde silmiş sonra gülem'i şimdide beni:))) ferhat deli divane emrine amede.. ben gelinceye kadar elli kere aradı nişan olunca ne aradı ne sordu neyseee neysee elde var birrrr..

görümcem ameliyat oldu ben refakatçi kaldım.kaldığım bölüm kadın hastalıkları servisi karşımda doğumhane..
ne kadar üzülüp zor ayakta durduğumu asla ifade bile edemem.ama moral olarak iyice çöktüm.hiç kimse ama hiç kimse ruhaniyetimi anlamadı:(( elde var ikiiii..taburcu oldu evde baktım imdadıma gülem zuzum yetişti.gelene ,gidene çay yaptı etraf toparladı.odaya girdiğimde bile iyi olmadığımı anlayan 
öksürdüğümde ,başım döndüğünde iyimisin diye koşan bir tek kişi vardı gülem.
not,gülem ve gülen'i karıştıranlar oluyor.gülen blogger    gülem'de antalya'daki zuzum.kızıldereliye  foto dedim yes dedi:)) bizi bir çekişi var belime bir sarılışı var :))nası kaçtık bilemedim..gülem'in belinde belirgin:))


 4 gün gezip dolaştık.gamzeli anne ile nihayet buluştuk onu daha sonra anlatırım..

doğduğum ,büyüdüğüm mekana gitttim buca'ya anne evi olan evimize yabancı gibi bakarak çıktım yukarıya çocukları göremedim göremedim:((  teyzeme gittim dedikodunun bini bin para anladım ki  hakikatten dogduğun yer değil doyduğun yermiş.nefes aldığın,huzur bulduğun,kalbinin attğı yermiş.Antalya'da bir avuç dolusu kadar tanıdığım olması..fırça yemeği özlermi insan nurgül annemin fırçalarını özledim.yanımdakilerin kıymetini işte o zaman anladım elde var üççç..

hoş yazıp çiziyorum ama kim okuyacak yorum yapacak ?? yazmasam da olmuyor.neysee buda benim sanal günlüğüm olur..şimdi mi dahaaa iyiyim teselliyi uzaklarda aramışım ben..en büyük destek eşimmiş,beni anlayan ruhumu okşayan,yaramı sarmaya çalışan oymuş..hoş bulduk antalya hoş bulduk bloggerr...

elleşenler olmuş demek:)))


 bu treni inciraltından aldık.benimde var ama resmini çekmemişiz:)) bu gülemin ki...
Bumerang - Yazarkafe