2 yaş sendromu tüm çocuklarda aynı etkiyi mi yaratıyor kendim yiyeceğim isyanı ,istediği olmadığında kendini yerlere atma ağlama krizleri vb ..Gün içersinde oğlumla birlikte ev topluyoruz ben süpürge yaparken o toz alıyor almak derken tabi aslında batırıyor ama,bezi elinden al kolaysa babaannesinden görmüş ne zaman çamaşırları içeri getirsem bir ucundan tutup hüf hüf diye silkeliyor :) sonra beraber katlayıp yerleştiriyoruz.Zamanımızın çoğu mutfakta geçiyor diyebilirim sıkılmıyor kap kacakla oynamak daha caip geliyor nedense alt çekmecelerde zaten oynayacağı türden plastikler mevcut işimiz bitince oyunlar oynuyoruz doldur ,boşalt en sevdiği oyun arasında lakin ,oyuna adapte olup ona anlatıp oyunu kuruncaya kadar foto çekme işi aksıyor.
Derin kaplar içine mısır ya da bulgur döküp içine ufak oyuncaklarını saklıyorum bulunca pek bir seviniyor plastik su şişelerine farklı nesneler boncuk ,kağıt ,ponpon atıyoruz.Kitap okuma olayını nedense sevmedi oyun parkını açıyorum orada oynamak istiyor sürecimiz 15-20 dk öğle yemeğimizi yedikten sonra uyuyoruz.
Uyuduğunda bende mutfaga geçip yemek olayına giriyorum.Hava güzelse dışarı çıkıyoruz park ,gezme alıveriş..Bir şeyi yapmasını istemediğimde kızdığımda gelip bana ah ah yapıyor bunu nasıl engelleyeceğim ya da bunun önüne nasıl geçeceğim bilemiyorum.
Yapboz almıştım onunda yüzüne bakmadı bende kendim yapıyorum yapbozu kedi,köpek,balık,kuş fon kartonuna çizip kesiyorum arkasına mağnet kartlar buzdolabında epeyce oynuyoruz.
Sulu boya ile çalıştığımızda patatesleri kurabiye kalıplarıyla kestim boyadık beraber sonra bastırmayı gösterdim yaptı yapmasına ama, elini boyayıp baskı almak isteyince korktu bende üstelemedim elini silip su ve boya ile oynamasına izin verdim.
Oyun hamuru kurumuş dışarısı soğuk az bir hamur kardım serdim önlüğü hamurla oynamayı seviyoruz.
Şimdi elimde dev bir proje var evler ,ağaçlar ,köprü ,yollar ,hastane vb bir şehir merkezi inşa edeceğim kumaş ve keçeden hazırlayıp altarına cırt cırt dikeceğim şehir mekezinde de cırtcırtlar olacak istediği yere söküp takabilsin diye fikir bana ait değil yabancı bloglar ,pinteres...
Henüz 4 ev bir ağaç yaptım bitince paylaşacağım.
Sevginiz ve hayat ışığınız daim olsun...
24 Şub 2015
15 Şub 2015
Kartondan araba yapımı
Ülkemde yaşanılan olaylar beni fazlasıyla üzüyor.Kaçıncı ocak söndü kaç anne babanın yüreği dağlandı ,kaç bebe babasız kaldı.Anne 9-ay 10 gün karnında taşıdığı canını kimbilir hangi şartlarda büyüttü ,ne zorluklara göğüs gerdi aç kaldı ,açıkta kaldı sırf çocuğunu besleyebilmek okutabilmek için neler yaşadı kimbilir.
Sonra daha baharının yazındayken beyaz gelinlik giymeden kefen giydi.
İçimde çalkalanan ve bastırmaya çalıştığım öfkem var ölümün coğrafyası yoktur dili,dini,ırkı ne olursa olsun ölen bir insanın ardından oh çeken ,iyi oldu dünya bir pislikten kurtuldu kelamlarında bulunan zihniyetlerle aynı havayı solumaktan utanıyorum .
Daldan dala atlamak olacak ama,ayrı yazmaya zamanım yok 1 haftadır ne temizlik yapabildim ne toz vb yaptığım mutfagı toparlayıp yemek yapabilmek.Yemek yaparken bile çoğunlukla kucağımda oğlum dr bir kaç gün bekle geçmezse antibiyotiğe başla dedi sanırım antibiyotiğin yolları göründü.
Sepetler dolusu oyuncak olmasına rağmen yüzlerine bile baktığı yok kartonu eve getirdiğimde ''sana araba yapacağım annecim içine bineceksin dütt dütt gideceğiz''demiştim ''ayaba ayaba''diye tutturunca gecenin bir yarısı elde ve evde olan malzemelerle bantladık kolimizi gelişi güzel bıçakla kestim.
Arabayı yaptığımdan beri beni unuttu çekiyor ,sürüklüyor içine giriyor ayy pek bir mesut ağlamıyor en azından
Süzüm süzüm süzülen gözler ,baygın bakışlar akan burundan bellidir hasta olduğumuz.
Kaplamaya imkan olmadı ama,zaten çerezzanın kolisi renkli dikkatini çekti salça kapaklarıda farımız oldu.
Bir çocuğu mutlu etmek işte bu kadar kolay..
Geri dönüşüm dıy paylaşımı oldu o zaman araya birde patiğimi sıkıştırayım.Pentideki patiklere içim gitmişti bir fırsat bulup gidemedim bende kendi pentimi kendim yaparım ki dedim çorabı ördükten sonra kızçeleri yapıp diktim.
Vahşetlerin yaşanmadığı ,insanların sevgi ,saygı hoşgörü ve dayanışma içersinde olduğu yobaz zihniyetlerin yok olduğu günlere uyanmak dileği ile..
Sonra daha baharının yazındayken beyaz gelinlik giymeden kefen giydi.
İçimde çalkalanan ve bastırmaya çalıştığım öfkem var ölümün coğrafyası yoktur dili,dini,ırkı ne olursa olsun ölen bir insanın ardından oh çeken ,iyi oldu dünya bir pislikten kurtuldu kelamlarında bulunan zihniyetlerle aynı havayı solumaktan utanıyorum .
Daldan dala atlamak olacak ama,ayrı yazmaya zamanım yok 1 haftadır ne temizlik yapabildim ne toz vb yaptığım mutfagı toparlayıp yemek yapabilmek.Yemek yaparken bile çoğunlukla kucağımda oğlum dr bir kaç gün bekle geçmezse antibiyotiğe başla dedi sanırım antibiyotiğin yolları göründü.
Sepetler dolusu oyuncak olmasına rağmen yüzlerine bile baktığı yok kartonu eve getirdiğimde ''sana araba yapacağım annecim içine bineceksin dütt dütt gideceğiz''demiştim ''ayaba ayaba''diye tutturunca gecenin bir yarısı elde ve evde olan malzemelerle bantladık kolimizi gelişi güzel bıçakla kestim.
Arabayı yaptığımdan beri beni unuttu çekiyor ,sürüklüyor içine giriyor ayy pek bir mesut ağlamıyor en azından
Süzüm süzüm süzülen gözler ,baygın bakışlar akan burundan bellidir hasta olduğumuz.
Bir çocuğu mutlu etmek işte bu kadar kolay..
Geri dönüşüm dıy paylaşımı oldu o zaman araya birde patiğimi sıkıştırayım.Pentideki patiklere içim gitmişti bir fırsat bulup gidemedim bende kendi pentimi kendim yaparım ki dedim çorabı ördükten sonra kızçeleri yapıp diktim.
Vahşetlerin yaşanmadığı ,insanların sevgi ,saygı hoşgörü ve dayanışma içersinde olduğu yobaz zihniyetlerin yok olduğu günlere uyanmak dileği ile..
11 Şub 2015
C vitamini ile saç açma
Oğlum hasta bir kaç gündür burnumuz tıkalı ,öksürüyoruz ,hafif ateşimiz oluyor çok gergin ve ağresifiz huysuzuz.Annemizi 5 dk bile yalnız bırakmıyoruz gün içersinde fırsatım olmuyor yazmaya şu an uyuyor bende yazımı yazmak için geldim.
C vitamini ile saçımı açtığımı yazmıştım bende youtube de bir video sonrası açıcı yok ,boya yok ne kaybederim ki olmadı bir çikolata kahveye patlar diyerek giriştim.Ekim ayında yapmıştım yalnız koyu renkler ve boya işlemi görmemiş saçlarda olmuyor bunu en başından belirteyim boyanmış koyu olmayan açık kahve karamel vb..Benim saçımda koyu karamel vardı ilk yaptığımda karbonat kullanmıştım karbonat saçı biraz sert ve kuru olmasına sebep veriyor.Ekim ayından bu yana 3 kez daha tekrarladım bu sefer karbonat kullanmadım.
Boyamadan 1-2 gün sonra yarım çay bardağı bal ve yarım çay bardağı saç kremini karıştırıp saçıma uyguladım 6-8 saat kadar durması gerekiyormuş, ben gece oğluş uyuyunca yapıp sabah o uyanmadan yıkadım.
Bal saçtan nasıl arınır yapışmaz mı? yıkarken nasıl çıkacak, arınacak endişesi ile yatmıştım korktuğumun aksine sanki hiç bal sürmemişsiniz gibi kolayca akıp gidiyor. Buradaki en büyük etken saçlar yumuşacık taranır bir hale gelirken saç tellerinizdeki açılmayı ve balın saça rengini verdiğini görüyorsunuz.
İlk açtığımda rengin ne olduğunu bilemiyorum ama,koyu tatlı bir renkti evde yalnız olduğum için saçımın tümünü arkadan görüntüsünü çekemedim.Saçlarım dalgalı oluğundan renk net belli olsun diye düzleştirdim bu kadar görüntüleyebilim ama,saç renginin açıldığı çok muntazam belli olmakta..
Peroksit ve oreal kullanmadan bu aşamaya geldikten sonra şimdi ombreo yapacağım lakin,üst kısmı hangi renk ile koyulaştırmalıyım ne renk olsun ,olmalı karaszılığını yaşadığımdan şu an beklemedeyiz.Bal rengi fındık kabuğu arası bir tonda saçım alt ve uç kısımları biraz daha açıp üst bölgeye koyu renk uyğulayacağım.
Aslında niyetim uygulayıp o şekilde yayınlamaktı ama, her güne farklı uyanıyoruz hesapta olmayan şeyler çıkabiliyor onun için yayınlamaya karar verdim.
Şimdilik benden bu kadar sevgi ve dostça kalın..
C vitamini ile saçımı açtığımı yazmıştım bende youtube de bir video sonrası açıcı yok ,boya yok ne kaybederim ki olmadı bir çikolata kahveye patlar diyerek giriştim.Ekim ayında yapmıştım yalnız koyu renkler ve boya işlemi görmemiş saçlarda olmuyor bunu en başından belirteyim boyanmış koyu olmayan açık kahve karamel vb..Benim saçımda koyu karamel vardı ilk yaptığımda karbonat kullanmıştım karbonat saçı biraz sert ve kuru olmasına sebep veriyor.Ekim ayından bu yana 3 kez daha tekrarladım bu sefer karbonat kullanmadım.
Boyamadan 1-2 gün sonra yarım çay bardağı bal ve yarım çay bardağı saç kremini karıştırıp saçıma uyguladım 6-8 saat kadar durması gerekiyormuş, ben gece oğluş uyuyunca yapıp sabah o uyanmadan yıkadım.
Bal saçtan nasıl arınır yapışmaz mı? yıkarken nasıl çıkacak, arınacak endişesi ile yatmıştım korktuğumun aksine sanki hiç bal sürmemişsiniz gibi kolayca akıp gidiyor. Buradaki en büyük etken saçlar yumuşacık taranır bir hale gelirken saç tellerinizdeki açılmayı ve balın saça rengini verdiğini görüyorsunuz.
İlk açtığımda rengin ne olduğunu bilemiyorum ama,koyu tatlı bir renkti evde yalnız olduğum için saçımın tümünü arkadan görüntüsünü çekemedim.Saçlarım dalgalı oluğundan renk net belli olsun diye düzleştirdim bu kadar görüntüleyebilim ama,saç renginin açıldığı çok muntazam belli olmakta..
Peroksit ve oreal kullanmadan bu aşamaya geldikten sonra şimdi ombreo yapacağım lakin,üst kısmı hangi renk ile koyulaştırmalıyım ne renk olsun ,olmalı karaszılığını yaşadığımdan şu an beklemedeyiz.Bal rengi fındık kabuğu arası bir tonda saçım alt ve uç kısımları biraz daha açıp üst bölgeye koyu renk uyğulayacağım.
Aslında niyetim uygulayıp o şekilde yayınlamaktı ama, her güne farklı uyanıyoruz hesapta olmayan şeyler çıkabiliyor onun için yayınlamaya karar verdim.
Şimdilik benden bu kadar sevgi ve dostça kalın..
2 Şub 2015
Ağzı açık poğaça
Blog yazmaya ilk başladığım dönemlerde İstanbul ,bursa vb illerde yapılan etkinlileri görüyor Antalya'dan kimse yok mu? diye aramak istiyordum lakin, o zamanlar beni takibe alana nasıl geri döneceğim,profiline nasıl bakıp nereli olduğunu göreceğim konusunda oldukça acemiydim.Zaman içerisinde gece yarılarına kadar netten araştırarak resim nasıl eklenir ,link bağlantı nasıl verilir ki!..linkin ne olduğundan bir haberdim uzun uğraşlar ve emeklerim sonucu öğrendim.
Bir blog arkadaşımın Japonya'da yaşıyor paylaşımları çok güzel demesiyle takibe aldığım belki bir çoğunuzun bildiği bir blogu izlemeye almıştım Yolun neresindeyim serrose sosyal medya hesaplarında Antalya'ya geleceğini ve buluşmak istediğini yazmıştı hem onu görmek hemde Antalya'da yaşayan bloğ yazarları kimler merakı sarmıştı beni.
Buluşmaya gittiğimde Annnesi ve kızkardeşleri de oradaydı çok hoş sohbetler eşliğinde vakit geçirmiştik gelen bir kaç kişiydi biraz hüsrana uğramıştım açıkçası.
Gülcan'la tanıştık eve geldiğimde izlemeye aldığımda Antalya'lı blog yazarlarıyla piknik etkinliklerini görmüş listedeki tüm bloglara uğramıştım.Blogdan pek paylaşım yapılmıyordu buluşmalar konusunda facebooktaki gruplarına beni eklemelerini rica ettim.İlk piknik etkinliğinde tanıştım..
Nursevin abla ile yakın mesafede evlerimiz aşağı yukarı yarım saat kadar bir kahve içmeye gitmiştim oysa nerden bilebilirdim ki güzel bir deneyim yaşayacağımı ,öğrenci olacağımı.
Hamuru hazırlamış iç malzemesini hazırlamış bir yandan yemek yapıyor, bir yandan fotoğraf çekiyordu.
Başımda biri varken heyecen yaparım ,ellerim terler benim ve öylede oldu heyecan yaptım ellerim terledi hamur yapıştı elimde kapatamadım.Bir iki hatadan sonra az biraz yapabildim.Benim bildiklerim klasik yeni şeyler öğrenmek güzel ama,Öğretmenim baya sabırlıydı azarlamadı bağırmadı her seferinde ben beceremeyecek gibi olunca kendi açtığı hamuru önüme koyup nasıl kapatacağımı gösterdi.Oğluşda küçük bir hamur parçasıyla oynayıp durdu üzmedi bizi..Ağzı açık poğaça görüntüsü kadar tadıda şahane misafirlerim için bir alternatfim daha oldu.
Çayımızı demleyip afiyetle yedik ımmm enfesdi. Bir workshop yapmış olmanın ve azda olsa yapabilmiş olmanın mutluluğu ile eve geldim.Eve geldiğimde iyi ki gidip tanıştım dedim..
Şimdi fotolara geçelim gurur ve iftiharla sunarım efenim :))
Bir blog arkadaşımın Japonya'da yaşıyor paylaşımları çok güzel demesiyle takibe aldığım belki bir çoğunuzun bildiği bir blogu izlemeye almıştım Yolun neresindeyim serrose sosyal medya hesaplarında Antalya'ya geleceğini ve buluşmak istediğini yazmıştı hem onu görmek hemde Antalya'da yaşayan bloğ yazarları kimler merakı sarmıştı beni.
Buluşmaya gittiğimde Annnesi ve kızkardeşleri de oradaydı çok hoş sohbetler eşliğinde vakit geçirmiştik gelen bir kaç kişiydi biraz hüsrana uğramıştım açıkçası.
Gülcan'la tanıştık eve geldiğimde izlemeye aldığımda Antalya'lı blog yazarlarıyla piknik etkinliklerini görmüş listedeki tüm bloglara uğramıştım.Blogdan pek paylaşım yapılmıyordu buluşmalar konusunda facebooktaki gruplarına beni eklemelerini rica ettim.İlk piknik etkinliğinde tanıştım..
Nursevin abla ile yakın mesafede evlerimiz aşağı yukarı yarım saat kadar bir kahve içmeye gitmiştim oysa nerden bilebilirdim ki güzel bir deneyim yaşayacağımı ,öğrenci olacağımı.
Hamuru hazırlamış iç malzemesini hazırlamış bir yandan yemek yapıyor, bir yandan fotoğraf çekiyordu.
Başımda biri varken heyecen yaparım ,ellerim terler benim ve öylede oldu heyecan yaptım ellerim terledi hamur yapıştı elimde kapatamadım.Bir iki hatadan sonra az biraz yapabildim.Benim bildiklerim klasik yeni şeyler öğrenmek güzel ama,Öğretmenim baya sabırlıydı azarlamadı bağırmadı her seferinde ben beceremeyecek gibi olunca kendi açtığı hamuru önüme koyup nasıl kapatacağımı gösterdi.Oğluşda küçük bir hamur parçasıyla oynayıp durdu üzmedi bizi..Ağzı açık poğaça görüntüsü kadar tadıda şahane misafirlerim için bir alternatfim daha oldu.
Çayımızı demleyip afiyetle yedik ımmm enfesdi. Bir workshop yapmış olmanın ve azda olsa yapabilmiş olmanın mutluluğu ile eve geldim.Eve geldiğimde iyi ki gidip tanıştım dedim..
Şimdi fotolara geçelim gurur ve iftiharla sunarım efenim :))
1 Şub 2015
Gül şelalesi ,çiçek şelalesi ve kızçeler
Burçlara inanırmısınız bilmem ama,ben burcumdan dolayımıdır nedir çok fazla duygusal ve sulu gözlüyümdür.
Eski blog arkadaşlarım bilirler huyumu ,suyumu.. Bazen çok isterim hani biraz katı ve sert olayım ezeyim geçeyim düşene bir tekme de ben atayım ama lafta kalır hepsi ben yine bildiğim ben olurum bir olay hadise karşısında..
Hobilerle uğraşmayı seviyorum hepsi ayrı bir terapi. Aynı hastanede doğum yaptığımız bir arkadaşım var sezeryan sonrası koridorda dolaşırken rastlaşıp bayağı bir sohbet, muhabbetimiz olmuştu ,çok sonra markette karşılaştık meğer oda karşı binada oturuyormuş güzel tesadüf sonucu komşuda olduk:)
Facebookta gruplardan birinde arkadaşlar yapmış çok hoşuma gitmişti bende yapacağım kafaya koydum ee malzeme yok evdeki saksının çiçeklerinden göze batmayacak şekilde makasladım yaptım ama,olmamış tabak görünecekmiş ee sökemem ki şimdi
Serap bana geldiğinde çok beğendi bende ona hediye ettim çatalı büküp tabak ve fincana sabitledikten sonra çiçekler monte ediliyor yapım aşamalarını çekmemişim ama,hazır yapma çiçekler ya da keçeden hazırlayacağınız çiçeklerle daha şık oluyor.
Aşagıdaki örneklerde olduğu gibi (resimler netten alıntıdır)
4-5 yaşlarında parka tanıştığımız lüle lüle sarı saçlarıyla ve o sevimli halleriyle gönlümü fetheden Buse bana geldiklerinde çok ağlamıştı bez bebeği yok diye. İçime dert olmuştu bizimde babamız burada değil Kıbrısta idi.
Çarşıya inemiyorum babamız ne zaman gelecek belli değil evde malzeme yok derken bende bu kızçeleri yapmıştım.
İyi ki yapmışım dedim onun sevincini ,gözlerindeki parıltıyı görmek beni kaç kere öptü sayamadım
Küçük dokunuşlar büyük mutluluklar .Mutle et ki Mutlu ol...
Eski blog arkadaşlarım bilirler huyumu ,suyumu.. Bazen çok isterim hani biraz katı ve sert olayım ezeyim geçeyim düşene bir tekme de ben atayım ama lafta kalır hepsi ben yine bildiğim ben olurum bir olay hadise karşısında..
Hobilerle uğraşmayı seviyorum hepsi ayrı bir terapi. Aynı hastanede doğum yaptığımız bir arkadaşım var sezeryan sonrası koridorda dolaşırken rastlaşıp bayağı bir sohbet, muhabbetimiz olmuştu ,çok sonra markette karşılaştık meğer oda karşı binada oturuyormuş güzel tesadüf sonucu komşuda olduk:)
Facebookta gruplardan birinde arkadaşlar yapmış çok hoşuma gitmişti bende yapacağım kafaya koydum ee malzeme yok evdeki saksının çiçeklerinden göze batmayacak şekilde makasladım yaptım ama,olmamış tabak görünecekmiş ee sökemem ki şimdi
Serap bana geldiğinde çok beğendi bende ona hediye ettim çatalı büküp tabak ve fincana sabitledikten sonra çiçekler monte ediliyor yapım aşamalarını çekmemişim ama,hazır yapma çiçekler ya da keçeden hazırlayacağınız çiçeklerle daha şık oluyor.
Aşagıdaki örneklerde olduğu gibi (resimler netten alıntıdır)
4-5 yaşlarında parka tanıştığımız lüle lüle sarı saçlarıyla ve o sevimli halleriyle gönlümü fetheden Buse bana geldiklerinde çok ağlamıştı bez bebeği yok diye. İçime dert olmuştu bizimde babamız burada değil Kıbrısta idi.
Çarşıya inemiyorum babamız ne zaman gelecek belli değil evde malzeme yok derken bende bu kızçeleri yapmıştım.
İyi ki yapmışım dedim onun sevincini ,gözlerindeki parıltıyı görmek beni kaç kere öptü sayamadım
Küçük dokunuşlar büyük mutluluklar .Mutle et ki Mutlu ol...
27 Oca 2015
Tanrı misafiri
Babamı kaybettiğimden bu yana burada yazmıştım kaç yıl ,kaç mevsim ,kaç hafta geçti kaç yaprak döktü yapraklarını , kaç çiçek açtı saymadım sayamadım Babam..
Babam her dışarıya çıktığında market ,kahve,çarşı vb yanında mutlak birileriyle dönerdi. Sofrası yerden kalkmayan geleni ,gideni eksik olmayan evimizde her daim sofralar kurulur ve babamın Tanrı misafirleri ağırlanırdı.
O zamanlar güven vardı insan ilişkileri çok kuvvetliydi saygı,sevgi ,merhamet vardı hiç tanımadığın insanı tutup kolundan getirmek hırlımıdır ,hırsız mıdır demeden haneye davet edilirdi.
Çaylar demlenir yemekler hazırlanır yaz aylarında sokakta gece yarılarına kadar oturmala, sohbet muhabbet
kimin ne işi varsa tüm komşular seferber olup elbirliği ile yapılırdı.
Birlik beraberliğin ,dayanışmanın olduğu en güzel yıllardı.Alışkındım kalabalık sofralara alışkındım kalabalık sofralarda yemek yemeğe..
Ayşe teyze ,Fatma abla, Hüseyin amcalarımız vardı çocukları sevindiren ,güldüren başımıza bir iş gelse akrabalardan önce yettikleri her daim yanımızda oldukları haneden saydığımız insanlarımız, komşularımız vardı.
Beraber soba üzerinde ekmekler kestaneler yaptığımız derdimizi sırrımızı açtığımız en ufak bir sıkıntıda soluğu onda aldığımız gönül dostlarımız vardı..
Bugün mü? durum aşikar ortada insanların özdeğerlerini yitirdiği, sevginin merhametin yok olduğu, insan ilişkilerinde acaba demeden şüphelenmeden duramadığı, insanların birbirini boğazladığı, kıskançlığın fesatlığın ve egonun tavan yaptığı yalan dolanın kol gezdiği, derdi sadece ekmek parasında olan masum insanların ekmeğiyle oynandığı, öksüzün yetimin hakkının yenildiği dil,i dini, ırkı ,ne olursa olsun ölen bir insan için ohların çekildiği insanın acısına bile saygı duyulmadığı ,çoğu yerde hıçkırıklara boğulduğum insan bile demeye dilimin varmadığı bir toplumdayız...
Şimdi bu evde düşüp bayılsam imdat desem sesime ses verecek bir Allahın kulu yok.
Akrabalık bağımız yok ama, gönül bağımız olan insanlar iyi ki var hayatımızda onlarda olmasa bu hayat nasıl çekilir bilemiyorum.Beni bu denli mutlu eden ve yalnız olmadığımı yanımda olduklarını var gücüyle gösterenleredir bu teşekkürüm.Gönül bağı ile bağlandığınız güzel dostlarınız hep olsun hayatınızda..
Babam her dışarıya çıktığında market ,kahve,çarşı vb yanında mutlak birileriyle dönerdi. Sofrası yerden kalkmayan geleni ,gideni eksik olmayan evimizde her daim sofralar kurulur ve babamın Tanrı misafirleri ağırlanırdı.
O zamanlar güven vardı insan ilişkileri çok kuvvetliydi saygı,sevgi ,merhamet vardı hiç tanımadığın insanı tutup kolundan getirmek hırlımıdır ,hırsız mıdır demeden haneye davet edilirdi.
Çaylar demlenir yemekler hazırlanır yaz aylarında sokakta gece yarılarına kadar oturmala, sohbet muhabbet
kimin ne işi varsa tüm komşular seferber olup elbirliği ile yapılırdı.
Birlik beraberliğin ,dayanışmanın olduğu en güzel yıllardı.Alışkındım kalabalık sofralara alışkındım kalabalık sofralarda yemek yemeğe..
Ayşe teyze ,Fatma abla, Hüseyin amcalarımız vardı çocukları sevindiren ,güldüren başımıza bir iş gelse akrabalardan önce yettikleri her daim yanımızda oldukları haneden saydığımız insanlarımız, komşularımız vardı.
Beraber soba üzerinde ekmekler kestaneler yaptığımız derdimizi sırrımızı açtığımız en ufak bir sıkıntıda soluğu onda aldığımız gönül dostlarımız vardı..
Bugün mü? durum aşikar ortada insanların özdeğerlerini yitirdiği, sevginin merhametin yok olduğu, insan ilişkilerinde acaba demeden şüphelenmeden duramadığı, insanların birbirini boğazladığı, kıskançlığın fesatlığın ve egonun tavan yaptığı yalan dolanın kol gezdiği, derdi sadece ekmek parasında olan masum insanların ekmeğiyle oynandığı, öksüzün yetimin hakkının yenildiği dil,i dini, ırkı ,ne olursa olsun ölen bir insan için ohların çekildiği insanın acısına bile saygı duyulmadığı ,çoğu yerde hıçkırıklara boğulduğum insan bile demeye dilimin varmadığı bir toplumdayız...
Şimdi bu evde düşüp bayılsam imdat desem sesime ses verecek bir Allahın kulu yok.
Akrabalık bağımız yok ama, gönül bağımız olan insanlar iyi ki var hayatımızda onlarda olmasa bu hayat nasıl çekilir bilemiyorum.Beni bu denli mutlu eden ve yalnız olmadığımı yanımda olduklarını var gücüyle gösterenleredir bu teşekkürüm.Gönül bağı ile bağlandığınız güzel dostlarınız hep olsun hayatınızda..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)