Çağımızın hastalığı vefasızlık ve dilimde ben bunu hak edecek ne yaptım!.. sözleri ibretlik bir dostluk hikayesi benimki sonu yılan hikayesine dönen bu konuya değineceğim elbet lakin,şimdi değil önce kendime geleyim sonra sizlere gelirim misali...
Yaşadığı tecrübe ve deneyimlerle korkuyor işte insan hayatıma giren insanlar için acaba? olur mu yaparmı ki endişeleri ve korkular!.. mesela canımdan çok sevdiğim iki zuzum var benim ve bu blogda onlarla ilgili çok yazım var bir gün gelir de acaba onlarda onun gibi yapar mı? kaygısını yaşamak inanın hiç güzel bir duygu değil .,
Bugünlerde kırgınım biraz hayır hayır hastalık değil kalp kırgınlığı benimkisi gönül ağrısı yılların üzerimde bıraktığı tortular ,yaşanmışlıklar aslında hiç yaşanmamışlıklar yaşandığını sandığımız aslında hiç yaşamadığımız aslında hiç olmayan Yeri geldiğinde gölgesine ve anılarına sığındığımız mutlu olduğumuzu sevildiğimizi sandığımız aslında koca bir yalandan ibaret olduğunu öğrendiğimiz yaşanmış ama hiç yaşanmamışlıklar...
Biraz karmaşık oldu değil mi?işte bu yazı kadar karma karışığım bende
Nerede hata yaptığımı düşünüyorum ve nasıl oluyor da onca yıl adına dostluk dediğim şeyin uğruna kendimi heba ettiğim annemi, abim karşıma aldığım ve nasıl oluyor da gerçek yüzleri göremediğim
Klavye başında dökülmüşken yazayım o halde..
Liseyi beraber okuduğumuz mahalle arkadaşım can yoldaşım en kötü günleri beraber atlattığımız yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmeyen onca olay hadise de başında sabahladığım adliye koridorlarını mesken ettiğim .Akrabalarının kıskançlık krizine sebep verdiğim ''onun Funda'sı var bize gerek kalmaz'' şeklinde tavırlara maruz kaldığım onunda benim her şeyime koştuğu evlenirken tüm çeyizim elinden geçti benimle sabahladı vs vs
Evlenince sık görüşemez olduk ben her İzmir'e indiğimde annem (kayınvalidemi) görüp daha ablama abime uğramadan soluğu onda alırdım.Sonra cep telefonlarımız değişti ben 2 sene İzmir'e gitmedim.Oysa değişen sadece cep telefonlarımız değilmiş.
Çınar'dan önce ilk bebeğimi kaybettim ve bunun acısıyla başa çıkamıyordum ruhaniyetim oldukça kötüydü ki manevi annem Gülem zuzumu benimle İzmir'e yolladı sadece bana destek olsun beni yalnız bırakmasın diye sevilmek güzel şey hangi anne kızının arkadaşı iyi değil yanında ona destek olsun diye yollar. Beraber soluğu ( can yoldaşım) da aldık dile kolay 13 yıl birbirimizin hayatında önemli rol oynadık.
Pek hoş karşılandığımızı söyleyemeyeceğim çayımızı kahvemizi içtik ama,içime sinmeyen bir şeylerin huzursuzluğu vardı üzerimde ki!.. en ufak bir kırgınlık dahi yaşamadık ortada hiç bir şey yokken neydi beni bu denli rahatsız eden? odada soğuk hava rüzgarları esmekteydi üstelik Gülem çok rahatsız olmuş gidelim mi diye mesaj atıyordu telefonuma..
Sonra bir çok kişiden duyduklarım konduramadığım için neredeyse herkesin yalan söylediğine bizim dostluğumuzu kıskandıkları için yalan söylediklerine kendimi öyle bir inandırdım ki öyle böyle değil.
Günlüğümde sadece 30 sayfada ismi geçmiyor 600 küsür sayfalı bir günlük bu..
Sonra cep telefonuma gelen suratıma tokat misali inen sözler gözyaşlarıma hayır sakın akmayacaksınız diye yalvardığım tırnaklarımla avcumu deldiğim onca kalabalığın içinde kendimi robinson gibi hissettiğim ve yalnız kaldığımda çocuklar gibi hiç susmadan ,bıkmadan usanmadan 2 saat boyunca ağlamaktan yorgun düşüp yatağa bayıldığım.
19 yıl yaşandığını sandığım ama,aslında hiç yaşamadığım tüm yaşanmışlıklar koca bir yalandan mı ibaretti? sevmeler ,omzumda ağlamalar ,sabahlamalar ,kahkahalar hepsi yalanmıydı?gözden ırak olan gönülden de olurmuydu ?kafamda onlarca soru iki bilinmeyenli denklemler gibi!..
Olur da bir gün bir yerlerde karşılaşırsak soğuk ve seviyeli davranırsam ki bugüne kadar asla beceremediğim bir durumdur bu ama,kişi yaşadıkça ,yaralandıkça ve hırpalandıkça uzak ve soğuk oluyor istemsiz elinde olmadan şimdiden affedin olur mu .
Bugünlerde kırgınım biraz hayır hayır hastalık değil kalp kırgınlığı benimkisi gönül ağrısı yılların üzerimde bıraktığı tortular ,yaşanmışlıklar aslında hiç yaşanmamışlıklar yaşandığını sandığımız aslında hiç yaşamadığımız aslında hiç olmayan Yeri geldiğinde gölgesine ve anılarına sığındığımız mutlu olduğumuzu sevildiğimizi sandığımız aslında koca bir yalandan ibaret olduğunu öğrendiğimiz yaşanmış ama hiç yaşanmamışlıklar...
Biraz karmaşık oldu değil mi?işte bu yazı kadar karma karışığım bende
Nerede hata yaptığımı düşünüyorum ve nasıl oluyor da onca yıl adına dostluk dediğim şeyin uğruna kendimi heba ettiğim annemi, abim karşıma aldığım ve nasıl oluyor da gerçek yüzleri göremediğim
Klavye başında dökülmüşken yazayım o halde..
Liseyi beraber okuduğumuz mahalle arkadaşım can yoldaşım en kötü günleri beraber atlattığımız yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmeyen onca olay hadise de başında sabahladığım adliye koridorlarını mesken ettiğim .Akrabalarının kıskançlık krizine sebep verdiğim ''onun Funda'sı var bize gerek kalmaz'' şeklinde tavırlara maruz kaldığım onunda benim her şeyime koştuğu evlenirken tüm çeyizim elinden geçti benimle sabahladı vs vs
Evlenince sık görüşemez olduk ben her İzmir'e indiğimde annem (kayınvalidemi) görüp daha ablama abime uğramadan soluğu onda alırdım.Sonra cep telefonlarımız değişti ben 2 sene İzmir'e gitmedim.Oysa değişen sadece cep telefonlarımız değilmiş.
Çınar'dan önce ilk bebeğimi kaybettim ve bunun acısıyla başa çıkamıyordum ruhaniyetim oldukça kötüydü ki manevi annem Gülem zuzumu benimle İzmir'e yolladı sadece bana destek olsun beni yalnız bırakmasın diye sevilmek güzel şey hangi anne kızının arkadaşı iyi değil yanında ona destek olsun diye yollar. Beraber soluğu ( can yoldaşım) da aldık dile kolay 13 yıl birbirimizin hayatında önemli rol oynadık.
Pek hoş karşılandığımızı söyleyemeyeceğim çayımızı kahvemizi içtik ama,içime sinmeyen bir şeylerin huzursuzluğu vardı üzerimde ki!.. en ufak bir kırgınlık dahi yaşamadık ortada hiç bir şey yokken neydi beni bu denli rahatsız eden? odada soğuk hava rüzgarları esmekteydi üstelik Gülem çok rahatsız olmuş gidelim mi diye mesaj atıyordu telefonuma..
Sonra bir çok kişiden duyduklarım konduramadığım için neredeyse herkesin yalan söylediğine bizim dostluğumuzu kıskandıkları için yalan söylediklerine kendimi öyle bir inandırdım ki öyle böyle değil.
Günlüğümde sadece 30 sayfada ismi geçmiyor 600 küsür sayfalı bir günlük bu..
Sonra cep telefonuma gelen suratıma tokat misali inen sözler gözyaşlarıma hayır sakın akmayacaksınız diye yalvardığım tırnaklarımla avcumu deldiğim onca kalabalığın içinde kendimi robinson gibi hissettiğim ve yalnız kaldığımda çocuklar gibi hiç susmadan ,bıkmadan usanmadan 2 saat boyunca ağlamaktan yorgun düşüp yatağa bayıldığım.
19 yıl yaşandığını sandığım ama,aslında hiç yaşamadığım tüm yaşanmışlıklar koca bir yalandan mı ibaretti? sevmeler ,omzumda ağlamalar ,sabahlamalar ,kahkahalar hepsi yalanmıydı?gözden ırak olan gönülden de olurmuydu ?kafamda onlarca soru iki bilinmeyenli denklemler gibi!..
Olur da bir gün bir yerlerde karşılaşırsak soğuk ve seviyeli davranırsam ki bugüne kadar asla beceremediğim bir durumdur bu ama,kişi yaşadıkça ,yaralandıkça ve hırpalandıkça uzak ve soğuk oluyor istemsiz elinde olmadan şimdiden affedin olur mu .